Sıra Dışı Resimlerin Sıra Dışı Ressamı

Gazetemiz yazarlarından Hüseyin Turhal yazarlık, şairlik alanları dışında yapmış olduğu birbirinden sıra dışı eserleriyle adından sıkça söz ettiriyor. Kitap okumayı çok seven Hüseyin Turhal, yıllar öncesini anlatan eserleri araştırarak o günün motiflerini günümüze taşıyor.

KÜLTÜR - SANAT - 27-01-2022 21:48

 

Sanata olan merakının yanı sıra sosyal medyada fenomen olarak ta tanınan yazarımız Hüseyin Turhal’ın çizmiş olduğu eserler alışılmışın dışında eserler olarak biliniyor. Gazetemize vermiş olduğu özel röportajla bilinmeyen yönlerini okuyucularımızla paylaşan Hüseyin Turhal, sanata dair çok önemli mesajlar verdi.

Ve işte Hüseyin Turhal ile yapmış olduğumuz röportajın detayları.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1985 yılında Adıyaman’a bağlı olan Yaylakonak (Balyan) Beldesi'nin Karaçalı Mahallesine bağlı olan İnçlik Dere mezrasında doğdum. İlkokulu Karağac Köyü’nde, Ortaokulu 1 yıl Menderes ilköğretim Okulu’nda, diğer 2 yılı Yaylakonak İlköğretim Okulu’nda tamamladım. Liseyi Adıyaman Rekabet Kurumu Lisesi’nde okuduktan sonra 2003 yılında bu okuldan mezun oldum. Dershaneye gitmeden üniversiteyi kazandım ama üniversiteye gitmedim.

Şiir yazmaya ne zaman başladınız?

İlk şiir yazma denemem ortaokul döneminde gerçekleşti. İlk şiirim “Kuzum” adlı bir şiirdi. Şiir yazmama ilham olan kişiler halk ozanlarımız ve aşıklarımızdır. Onlardan aldığım ilham ve sevgi kaynağıyla şiirlerim oluştu. Beni en çok etkileyen kişiler Karacaoğlan, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Aşık Veysel, Aşık Seyrani, Nazım Hikmet, Necip Fazıl Kısakürek, Dadaloğlu, Köroğlu gibi ozan ve şairlerimizdir. Şiire olan merakımdan dolayı 2006 yılında ilk şiir kitabım olan ‘Aşkın Dili’ni okuyucularıma buluşturdum. 2008 yılında ikinci şiir kitabım olan “Bir Damla Beyaz Yağmur” adlı eserimi yayımladım. 2017 yılında “Kağıttan Şiir Antolojisi 1” adlı kitapta şiirlerim yayımlandı. Çocuk yaştan itibaren dini kitapları okumayı çok severim. Bütün dinleri araştırmayı çok seviyorum. 10 yaşında Kur’an-ı Kerim’i okumaya başladım. Bütün dinleri, mezhepleri, tarikatları araştırdım. Üç semavi dinin kitaplarını okudum.

Hayatınız hangi iller geçti?

Adıyaman’da lise eğitimi tamamladıktan sonra Antalya ilinde uzun yıllar yaşadım. Daha sonra İstanbul ilinde farklı alanlarda çalıştım. İstanbul sanatı, kültürü ve tarihi sevenler için yaşanılması gereken bir ildir. İstanbul’un her yeri buram buram tarih kokar. Bu şehirde yaşamış olduğum dönemlerde birçok tarihi mekanları ziyaret ettim. İstanbul dünyanın başkenti konumunda bir şehirdir. Nereye giderseniz gidin tarihi dokular vardır. Aynı zamanda İstanbul ilmin ve kültürün başkentidir. Bu şehirde uzun yıllar yaşadıktan sonra doğup, büyüdüğüm şehir olan Adıyaman’a yerleştim. Şuanda köşe yazarlığı yapıyorum. Adıyaman’da Haber Gazetemizde, www.adiyamandahaber.com haber portalımızda köşe yazılarım yayınlanıyor. Karabük Gazetesi’nde uzun yıllar şiirlerim yayımlandı. Ayrıca İstanbul’da yayın yapan Önce Vatan Gazetesi’nde makalelerim yayımlanıyor. Aynı zamanda gurbette kaldığım dönemlerde çok sayıda şiir yazdım.  Şiirlerimin sayısı 2 binden fazladır. Eserlerim arasında beyit, mani, fıkra, vecizelerde bulunmaktadır. Bu çalışmalarımla birlikte 300’den fazla makalelerim bulunuyor. Şiirlerimin konusu aşk, sevgi, doğa, dini ve toplumsal konulardır.

Köşe yazılarınız dışında farklı çalışmalarınız var mı?

Aşk, sevgi, doğa, tabiat, dini, tasavvufi, genel kültür ve toplumsal konularda şiir yazıyorum. Bu şiirlerimin birçoğu bir yerde yayınlanmış değil. Bu şiirlerimi bir kitap haline dönüştürmeyi düşünüyorum. Bu çalışmamın yanı sıra Kur’an-ı Kerim’in rehberliği, Alevilik, İslam dini, arkeoloji, definecilik gibi farklı konularda farklı kitap çalışmalarımda taslak halinde. İlerleyen zamanlarda birbirinden ayrı konularda kitaplarımı okuyucularımla buluşturmayı düşünüyorum.

Kitap yazarlığı dışında ressamlığa bir hayli merakınız var. Bu konuda ne gibi çalışmalarınız oldu?

Okula gittiğim dönemlerde resim çizmeye karşı bir merakım vardı. O dönemlerde bir kursa gitmediğim için ilerleyen zamanlarda bu alana merakımdan dolayı amatör çalışmalarım oldu. Okul okuduğum dönemlerde resim çizerdim. Bu konuda hiçbir eğitmenden eğitim almış değilim. Kendiliğinden gelişen bir yetenek sonrasında çizimlerim oldu. Hiç unutmam ilk çalışmam tablo resim çalışmasıydı. Tuval üzerinde yağlı boya ile soyut bir Noel ağacını, mitolojik cennetteki ağacı çizmiştim. Yıllar önce bir defasında bir resim kursuna gitmiştim. Fakat herkesin aynı çalışmalar üzerinde yoğunlaştığını görünce kendi tarzımı burada oluşturamayacağımı anlayarak, hiçbir kursa gitmeme kararını aldım. Daha sonraki zamanlarda kendi çabamla çalışmalarım oldu. Bence sanatın okulu ve eğitimi yoktur. Sanat kendiliğinden doğar. Sanat insana özgürdür. Bazı kurallara takılan sanat özgün olmaz. Herkes ayni şeyi belirli kurallara bağlı kalarak ortaya koyduğu sanat taklit olur. Bu şekilde özgün bir eser ortaya çıkmaz. Aslında resim çizmiyorum, tablo çiziyorum. Resim çizmek, ayni bir manzarayı, porteyi, eşyayı göründüğü gibi resme aktarma sanatıdır. Çizdiğim resimleri, olduğu ve göründüğü gibi tuvale aktarmıyorum. Resim çizerken, soyut kavramların üzerinde duruyorum. Gizemli sırları soyut kavramlar içerisine gizleyerek resim çiziyorum. Tuval üzerine yağlıboya ile Anadolu kültür desenlerini, motiflerini, soyut idol mitolojik idolleri çağdaş ve sıra dışı bir tarz ile yansıtıyorum.

Çalışmalarınızda kendinize has bir tarzınız var mı?

Tablolarım gizemli sırlar içermektedir. Tablolarımda ve çizimlerimde genellikle, Anadolu’da kaybolmuş medeniyetlerin kadim kültürünü yansıtmaktayım. Yapmış olduğum araştırmalar sonrasında 5 bin yıl öncesine ait olan mitolojik idolleri, sembolleri, desenleri, motifleri soyut kavramlar ile harmanlayarak yeni ve eski mitolojik anlamları soyutlayarak, içerisine gizemli sırları ekleyerek çalışmalarımı hazırlıyorum. Tablolarımın arkeolojik sanat değeri yüksektir. Zaman zaman sanata önem veren kişilerle sosyal medyadan tanıştıktan sonra yazışmalarımız oluyor. Tarihe ve geçmişe merakı olan koleksiyoncular bana ulaşabilirler.

Peki hayatınız boyunca manzaraları içinde barındıran çalışmalarınız oldu mu?

Sanat konusu çok geniş bir yelpazeyi içinde barındırır. Ancak benim ilgi alanım oldukça farklı. Ben manzara resimleri çizmek yerine araştırmış olduğum kitaplardan elde ettiğim bilgilere dayanarak geçmiş dönemlere ait çalışmaları çiziyorum. Herhalde bu tarzı uygulamayan az sayıda kişiler arasında yer alıyorum. Tarihi konuları araştırmayı çok seviyorum. Dedelerimizde bulunan el dokumalı halılardaki gizemli motifleri ve tüm renkleri tablolarımda görebilirsiniz. Fransa’da yaşamış İspanyol ressam, heykeltıraş, sahne tasarımcısı, şair ve oyun yazarı Pablo Picasso’nun büyük bir hayranıyım. Aynı zamanda dünyaca ünlü sanatçı Ahmet Güneştekin’in çalışmalarını çok beğeniyorum. Osman Hamdi Bey, Abidin Dino, Hoca Ali Rıza, İbrahim Çalı gibi duayenlerin benim hayatımda ayrı bir yeri var.

Resim alanına yoğun bir sevginiz var. Peki eserlerinize yerelde yeteri kadar değer veriliyor mu?

Ülkemizde sanat alanında çok sayıda isim var. Bu kişiler çalışmalarını İstanbul başta olmak üzere metropol şehirlerde yapmaktalar. Bu gibi büyük illerde sanata çok fazla değer verilmekte. Adıyaman ilimizde ise daha bir kültür ve sanat merkezimiz yok. Her ilde belediyeler sanat alanına çok fazla önem verirler. İlimizde ise halkımızın ve sanat severlerin faydalanacağı bir kültür merkezinin olmayışı çok ciddi bir eksikliktir. Düşün ki; sanat adına bir çalışma yapacaksınız. Peki nerede? Kimlere bu sergiyi sunacaksınız? Bir diğer konu ise yapmış olduğum tablolar için bana teklif edilen rakamların çok komik rakamlar olması. Bir defa biz ressamların eserlerini hazırlamak için kullandıkları boya başta olmak üzere diğer malzemeler oldukça pahalı malzemelerdir. Bir emek veriyorsunuz, fakat insanların ilimizdeki beklentileri çok iyi bir noktada olmadığı için eserlerinizi satma konusunda sıkıntı yaşıyorsunuz. Pandemi sürecinden normal hayata geçildiği zaman büyükşehirlerin belediyelerine başvurarak resim sergimi farklı illerde açmayı düşünüyorum. Adıyaman ilimizde sözde bir sanat sokağı açılmış. Orayı ziyaret eden yok. Bu gibi sanat sokakları şehrin en işlek yerinde, tarihi evlerin bulunduğu yerde açılmalıdır. İlimizde sanata dair birçok projem var. Ancak nerede ve nasıl bu projeleri hayata geçireceksiniz? Bu konuda muhatap bulamıyorsunuz. Bu nedenle çalışmalarımı il dışında sergilemeyi düşünüyorum.

Röportaj: Ömer Karakuş

Günün Diğer Haberleri