Bugünlerde bir yerli malı furyası aldı başını gidiyor. Yerli malı kullanalım, yerli malı tüketelim. Bu çağrıda bulunan bizler şu an benim yapmış olduğum gibi yerli olmayanların sahip oldukları Facebook, WhatsApp, Instagram ve buna benzer sosyal medya hesaplarından, onların hissedar veya sahip olduğu GSM operatörlerinden hatta üretmiş oldukları telefonlardan paylaşımları yapıyoruz.
“Yerli malı tüketelim” haberlerini bize aktaran TV kanallarının sunucularının bakarak konuştukları kamera, mikrofon, TV kanalının alt yapısından tutunda reji odasındaki teknik malzemeler, hatta kablolar ve stüdyodaki ışık ekipmanı bile yerli olmayanların ürettikleri malzemeler. Türk milli takımımız sahaya çıkar, başındaki hocası yerli değil.
Süper ligde takımın sahaya çıkar, ilk on birin 9-10 yerli değil. Eurovision şarkı yarışmasına katılırsın, şarkının sözleri ve dili yerli değil. Domates, salatalık ekersin, tohumu yerli değil. Bu öfkeyle bir cigara yakarsın, tütünü yerli değil. “Arabamla hızla buralardan uzaklaşayım” dersin, araba yerli değil. “Bari bunları bilgisayarda yazıp paylaşayım” dersin, bilgisayar ve içindeki hiçbir program yerli değil.
“Çıkıp sahilde bir mekan da oturayım, sakinleşeyim” dersin, mekanın ismi menüsü, müziği yerli değil. “Bari şöyle yan masadakilerle konuşayım” dersin, hiçbiri yerli ve milli değil. Demem o ki; tüm bu yaşananlara bir de mülteci rahatlığı eklenince, anlayacağınız ülkede kendimden daha iyi bir yerli malı göremedim, bulamadım.
Üstelik sadece 12-18 Aralık tarihleri arasında bir haftalık falanda değil, öyle hani. Her gün, her hafta, her ay, 365 gün. Hatta bu gidişle maalesef bir ömür boyu alın size yerlimi yerli, millimi milli yerli malı fotoğrafı.
yolcuyollardamedya@gmail.com