Memleket Hasreti Ayrı Bir Duygu Olsa Gerek

Ramazan Alagöz

23-10-2022 17:13

Geçen aylarda birkaç ay İstanbul’da yaşayınca Adıyaman ilimizin kıymetini çok iyi anlamış oldum. Ülkemizin en büyük metropol şehri olan İstanbul’un trafiği başlı başına bir sorun. Bir yere gitmek istiyorsanız eğer orada metro yoksa bilin ki; o gün gününüz yolda geçecektir. Fakat Adıyaman ilimizde ve yaşamış olduğum Kahta ilçesinde böyle bir şey yoktur.

Adıyaman ve Kahta gibi yerleşim yerlerinde yaşamanın en güzel yanı hayatın daha durgun olması ve trafik sorununun olmamasıdır. Bu nedenle İstanbul’da kaldığım birkaç ay sürecince sürekli olarak ilimi ve yaşadığım ilçem olan Kahta’yı hep aradım. Bir defa buralardaki komşuluk ilişkisi bile her şeye değerdir. Belki de Adıyaman ilimizin misafirperverliği dünyada yoktur.

İstanbul gibi büyük şehirlerde insanlar aynı apartmanda yaşadıkları insanları tanımazken, Adıyaman ilimizde ise insanlar her gün komşularının sorarlar. Yaşamış olduğum Kahta ilçemizde de komşuluk ilişkileri çok iyidir. Gençler yaşlılara saygı gösterir, minibüste yerlerini verir. Böylesine bir manzarayı birçok ilde göremezsiniz.

İstanbul’da insanlar hep bir koşuşturma içinde oldukları için toplu taşıma araçlarında yaşlılara yer vermeyi düşünmezler. Ancak bizim ilimizde ise gençler yaşlılara saygıda asla kusur etmezler. Bu manzarayı görünce nüfusu az olan yerleşim yerlerinde yaşamanın avantajlarını insan hissediyor. Bu nedenle Adıyaman’da veya ilçelerinde yaşamak bir avantajdır.

Keşke ilimizde iş olanakları daha fazla olsa da gençlerimiz İstanbul gibi büyükşehirlerde çalışmak zorunda kalmasa. Çünkü büyükşehirlerde hayat şartları oldukça zordur. İnsanlar geçimlerini sağlayabilmek için ailece çalışmak zorunda kalıyorlar. Yaşamış olduğumuz şehirde bir evde baba çalıştığı zaman evde çorba kaynar. Fakat büyükşehirde durum öyle değil.

İstanbul’da yaşadığım dönemlerde bu durumu çok iyi anlamış oldum. Bir defa kira fiyatları çok uçuk rakamlardan oluşuyor. Bir şekilde o kira bedelini karşılayıp, evin geçimini sağlamak için bir evde birden fazla kişinin çalışması gerekiyor. Yoksa ay sonunu getirmek mümkün olmaz. Bir defa insanın İstanbul gibi şehirde evi yoksa Allah o kişiye yardım etsin.

İstanbul’a gelen yabancı turistler belli bir zaman sonra oraya yerleşiyorlar. Arapların ve Avrupalıların kiracı olduğu bir yerde Türkiye vatandaşı olan vatandaşlar oturamıyorlar bile. Bu sebeple nereye bir Arap veya Avrupalı yerleşmiş ise bilin ki; orada ev kiraları 4 katına çıkmıştır. Zaten İstanbul’un her köşesine gitseniz bu insanları görürsünüz.

Bazen İstanbul’da gezerken, cadde ve sokaklarda gezen birçok insanın Arap ve Avrupalı olduğunu görürsünüz. Bu insanları yoğun bir şekilde görünce sanki kendimi onların ülkesindeymiş gibi hissettiğimde oluyordu. Düşünki, lüks yerleşim yerlerinde eğlence merkezileri, alışveriş yapılan yerler hep bunlara ait. Demek ki; kendi ülkelerinde bu modern hayatı görmeyince İstanbul’da yaşamayı tercih ediyorlar. Bu durumu garipsememek elde değil.

Ülkemizde yaşayan insanlar geçim derdinde olsun, bu insanlar ise zevkusefa peşinde olsunlar. Sizce bu yazdığım konularda haksız mıyım? Üstelik Suriyelilere ne demeli? Ülkelerindeki savaştan kaçarak ülkemize sığınmışlar. Fakat şimdi eğlence merkezlerinde eğleniyorlar. Hatta Taksim’de Suriyelilere ait onlarca eğlence merkezini görmek mümkün. İstiklal Caddesi’nde yürüyünce bu yerlerin tabelaları hemen göze çarpıyor.

Yani bu durum daha çok konuşulur ve tartışılır. Önemli olan insanların kendi yurtlarına sahip çıkabilmeleridir. Bu konuda “Arapları eleştirdim” diye düşünenler olabilir. Ben sadece görmüş olduğum gerçekleri köşeme taşıyorum. Çünkü gerçekler o kadar gün yüzüne çıkmış ki; onu görmemek mümkün değil. Hangi ile giderseniz gidin Suriyeliler arasında sanki eğlenmeye gelmiş insanları görürsünüz.

Hele hele gençlerinin tuhaf tuhaf tıraşlarına ne demeli. Bu insanlar içerisinde eleştirdiğim kadar iyi olan insanlarda var. O insanları da görmek gerekir. Ekmeğini helalden kazanan, inşaatlarda çalışan Suriyelileri de görmüyor değilim. Bu insanlara toplum olarak saygımız sonsuzdur. Ancak sanki savaşta hiçbir yakınını kaybetmemiş gibi davranarak, eğlence merkezlerinde eğlenen Suriyelileri görünce çok şaşıyorum. Belki Adıyaman ilimizde bu gibi manzaraları görmek pek mümkün değil ama büyükşehirde görmek mümkün.

İnşallah bir gün savaş biter de bu Suriyeliler kendi vatanlarına dönerler. Onların ülkemizden gidecekleri kanaatinde değilim. Çünkü Suriye gelişmişlik açısından ülkemizden belki de 50 yıl geri bir ülkedir. Türkiye’de modern hayatı gören, yaşayan Suriyeliler savaş biterse tekrardan ülkelerine döneler mi? Bunu da siz değerli okuyucularımızın takdirine bırakıyorum. Manzara ortada, bu konuda pek fazla yorum yapmaya gerek yok.

Önemli olan insanın kendi memleketinin kıymetini bilmesidir. Köşe yazıma başlarken memleket sevgisinden başlayarak bir konu ele aldım. Ancak bu konu çok geniş bir yelpazeyi içine aldığı için bu konuyu biraz örneklendirmeye çalıştım. Farklı bir konu ile görüşmek dileğiyle. Kalın sağlıcakla.

kahtamanset@hotmail.com

 

 

DİĞER YAZILARI Parti İle Türkiye Ve Şehirlerimiz Çağ Atladı 01-01-1970 03:00 Halkın Gönlüne Taht Kuran Valimiz Sayın Mahmut Çuhadar 01-01-1970 03:00