Umut

Fahrettin Şahin

27-12-2022 22:41

Kişinin olumlu bir şekilde gerçekleşmesini istediği bir şeyin olması için girdiği beklenti “umut” olarak adlandırıla bilinir. Kişinin bu umut ettiği olayın olmaması neticesinde içine girdiği olumsuz his ise “umudunu kaybetme” olarak adlandırıla bilinir. Fakat unutmamak gerekir ki; kişi kaybettiği umudunu yeni bir umma hissi ile desteklemese bu onun yaşamını zorlaştıracak, karamsarlığa doğru itecektir.

Kişinin istediği şeylerin beklentisinde olma ihtimallerinin olduğu hisse “umut”, olmama ihtimalleri hissine ise “korku” dersek insan; umut ve korku duygularının arasında yaşamaktadır. Veya kişi beklenti içine girdiği şeyin olma ihtimali veya olmama ihtimali arasında olmasına karşın olumlu beklentiye daha yakın bir yerde yaşamayı tercih etmelidir. Olumsuzluğa yakın düşündüğünde elinden gelenin en iyisini yapmayacak ve beklenti içine girdiği şeyin olması zorlaşacaktır.

Fakat olumlu sonuçlanacağını düşündüğü bir beklenti içinde ise bu onu beklediği şeyin gerçekleşmesi için elinden gelenin en iyisini yapmaya itecek ve sonucunda başarıya ulaşacaktır. Bu iki his arasında yaşaması insanın imtihanıdır. Umma hissi kişiyi sürekli varacağı hedefe odaklamasını sağlarken korku hissi ise kişiyi daha dikkatli davranmaya onun yanlış bir şey yapmasını engelleyecektir.

Derin düşünüldüğünde umutsuz yaşamak veya umutsuzluğa kapılmak bir cihette şirktir. Büyük günahların başında gelen şirk koşma; Allah’tan başka ilahları Allah’a ortak kılma manasına gelir. Her türlü noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’ın şartlar ne olursa olsun kişinin içine düştüğü çıkmazın üstesinden gelme gücü vardır. Kişi eğer bu içinde bulunduğu durumda sabretmiyor ise bu anlattığımız; Allah’ın her şeyin üstesinden gelme gücüne inanmıyor ve hâşâ Allah’ı aciz bir varlık olarak bildiği manasına gelir.

Veya Allah’ı tam manası ile bilmediği anlamını taşır. Allah’ı bilmemek ya da eksik bilmek şirk değil midir? Elbette şirktir. Konuyu bir misal ile açıklamak gerekirse bir borç batağına düşen kişi artık bu borçlarını ödeyemeyeceğini bir daha da düzelemeyeceğini düşünerek karamsarlığa kapılıp hayatına son veriyor. Bu kişi bu noktada Allah’tan umudunu kesmiştir. Hâşâ Allah’ın ona bir çıkış yolu göstermeyeceğini, onu bu sıkıntıdan kurtaracak bir güç olmadığını düşünmesinden kendi canına kıyıyor.

Kişi Allah’ın rahmetinin onu kurtaracak veya onu da kuşatacak büyüklükte olmadığı düşüncesini taşıyor ki; bu da şirkin başka bir çeşididir.  Ha Allah’a başka bir şeyi eş koşmuşsun, ha Allah’ı eksik nitelemişsin, ikisi de şirktir. Yüce rabbimiz Hicr Suresi 55. ayetinde; “Sana kesinlikle olabilecek bir şeyi müjdeliyoruz. Sakın ümitsizliğe düşenlerden olma” diye buyurmuştur. Yine yüce rabbimiz Hicr suresi 56. ayetinde; “İbrahim de: “Doğru yoldan sapanlardan başka kim rabbinin rahmetinden ümidini yitirir ki?” diye karşılık verdi” diye buyurmuştur.  Bu iki ayet incelendiğin de bizim asla ümitsizliğe düşmememiz gerektiği, ümitsizliğe düşenlerin ise yoldan çıkmış kimseler olduğu ifade edilmiştir.

fahrettinsahin022@gmail.com

 

DİĞER YAZILARI Benlik 01-01-1970 03:00 Adaletle Hükmetmek 01-01-1970 03:00 Toprak-Duygular 01-01-1970 03:00 Anne 01-01-1970 03:00 Yetinmemek Gerek 01-01-1970 03:00 Bu Nasıl Aşktır 01-01-1970 03:00 Masalsı 01-01-1970 03:00 Toz Zerresi 01-01-1970 03:00 Şekil 01-01-1970 03:00