Ankara’daki Cemevleri Sempozyumu, Alevi-Bektaşi inanç ve kültürünün yaşamaya devam eden ruhunu keşfetmek için bir araya gelen akademisyenler ve toplum liderlerinin sıcak bir buluşmasına dönüştü.
Cemevlerinin sadece ibadet yerleri değil, toplumsal birer dayanışma alanı olarak rolü sempozyumda ele alındı, geçmişten günümüze bu mekânların Alevi kimliği ve kültürüne nasıl şekil verdiği tartışıldı.
Ankara, Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı ile Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nin iş birliğiyle düzenlenen “Cemevleri: Dünü, Bugünü, Yarını Sempozyumu”, Alevi-Bektaşi inancının ve kültürünün kalbine dokunan bir buluşma oldu. İki gün boyunca, farklı disiplinlerden akademisyenler, araştırmacılar ve Alevi toplumunun inanç önderleri olan Dedeler, cemevlerinin hem dini hem de toplumsal işlevlerine dair derinlemesine bir tartışma yürüttü.
Bu sempozyumda sunulan 82 bildiri, cemevlerinin yalnızca ibadet yerleri olmadığını, aynı zamanda Alevi-Bektaşi kimliğinin yaşatıldığı, kültürel değerlerin paylaşıldığı ve toplumsal dayanışmanın pekiştirildiği mekânlar olduğunu ortaya koydu. Katılımcılar, bu özel mekânların, müzik, sanat ve edebiyatla yoğrulmuş bir yaşam alanı sunduğuna dikkat çekti. Cemevlerinin, sosyal yardımlaşma ve dayanışma ile toplumsal ihtiyaçları karşılayan çok yönlü roller üstlendiği vurgulandı.
Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanı Ali Özdemir, kapanış konuşmasında, “Cemevleri, Alevi toplumunun kalbi, birleştirici gücüdür,” diyerek, bu buluşmanın toplumsal anlamda büyük bir değere sahip olduğunu belirtti. Sempozyumda, cemevlerinin daha görünür olmasının, genç kuşaklarla kurulan bağların güçlendirilmesinin ve kültürel etkinliklerin artmasının gerekliliği vurgulandı.
Prof. Dr. Fevzi Rençber ise, bu sempozyumun insanları bir araya getiren ve toplumlar arasındaki farkları aşan bir platform sunduğunun altını çizdi. Bu tür akademik etkinliklerin, sadece bilgi paylaşımı yapmakla kalmayıp, aynı zamanda Alevi-Bektaşi toplumu ile diğer toplumsal kesimler arasında bir anlayış ve hoşgörü ortamı yaratmaya katkı sağladığını ifade etti.
Sempozyum, katılımcılara yalnızca akademik bir deneyim sunmakla kalmadı, aynı zamanda cemevlerinin toplumsal dayanışma, sevgi ve paylaşma kültürünü nasıl yaşattığını ve bu değerlerin toplumu bir arada tutma gücünü bir kez daha gösterdi. Cemevlerinin, geçmişten günümüze kadar Alevi kimliğini ve kültürünü nasıl yaşatmaya devam ettiğine dair umut dolu tartışmalar, sempozyum boyunca güçlü bir şekilde yer buldu.
Ömer Karakuş
