DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Hüseyin Ali Tamer
Hüseyin Ali Tamer
Giriş Tarihi : 15-03-2024 21:42

Açlık Nimettir…

İnsan yediklerinin mahsulüdür. Ezber bozan bir yazıya hazır mısınız zira beslenme ile alakalı ezberlerimizi bozacak cümleler kuracağım.

Peşin peşin söyleyeyim sizlere zayıflatan iksirlerden bahsetmeyeceğim. Kilo vermenin sırlarını sizinle paylaşacak durumda da değilim. Zayıflamanın püf noktaları diye bir gündemi de konuşmayacağım. Çünkü esrarlı olan ya da mucizevi olan diyet listeleri değil, fıtri olmak her sorunun devasıdır” ilkesidir. Dolaysıyla yazı boyunca satır aralarında hep şu hakikati fısıldayacağız, Fıtri olmak her sorunun devasıdır…

Gelelim ilk safhaya…

Beslenme sözlük anlamı itibariyle, canlıların gelişmeleri ve yaşamlarını sürdürebilmeleri için gerekli olan besinleri dışardan sağlamaları ve kullanmaları faaliyeti olarak değerlendirilir. Yani kişi tüm yedikleri, tüm gördükleri, işittikleri ve dokundukları üzerinden canlılığını devam ettirme ve geliştirme adına bir faaliyetin içerisinde hem de dinamik olan bir faaliyetin içerisindedir. Demek ki tüm alıcılarımızla hücrelerimize taşıdığımız her madde ya da sinyal bizim beslenmemizi oluşturmaktadır. Öyleyse beslenme deyince sadece bedeni besleyen ağızdan aldıklarımızı değil aynı zamanda ruhumuzu besleyen ve ahlakımızı yani siretimizi oluşturan gözden, kulaktan ve hatta dokunmakla hücrelerimize gönderdiğimiz sinyalleri de konuşmuş olacağız.

Neden orucu sadece midemize değil aynı zamanda gözümüze, kulağımıza da tutturmalıyız siz buradan daha iyi anlayabilirsiniz. İşte camii manada beslenmenin tanımı budur. 

İkinci safhaya gidelim.

Peki, beslenme kaça ayrılır?

Beslenme ikiye ayrılır;

  1. Maddi Beslenme
  2. Manevi Beslenme (başka bir yazıda değineceğim)

1.           Maddi Beslenme

En iyi bildiğimiz beslenme türü bu türdendir. Malumunuz olduğu üzere tabiattaki tüm yiyeceklerin belli oranlarda -ki biz buna dengeli beslenme diyoruz- alınmasını maddi beslenme olarak değerlendirebiliriz. Tam burada besin alımı ile alakalı önemli sorular akla gelmelidir.

  1. Ne almalı?
  2. Ne almamalı?
  3. Ne kadar almalı?
  4. Ne zaman almalı?
  5. Nasıl almalı?

Bu soruların cevapları olmalı ki dengeli yani ölçülü beslenmeden bahsedebilelim.

 

  1. Ne almalı?

Protein ve vitaminden yüksek beslenilmelidir. Sebze ve meyve tüketimi neredeyse bunu tamamıyla kapsamaktadır. Tabi yanında kararında bir kırmızı ve beyaz et tüketimi de önemlidir.

Helal besin alınmalı…

Asıl önemli olan da helal olan gıdaların alınmasıdır. Bu çok önemli bir husustur.  Bugün bu konuda çok ciddi sıkıntılarımız var. En masum bilinen yiyeceklerde bile helal adına çok ciddi problemler söz konusudur. Nice gıdayı haramlaştıracak olan domuz vb. katkıların bulunduğu, helal kesimin yapılmadığı yiyecekler marketlerimizde satılır hale gelmiştir. Müslüman bu konuda uyanık olmalı ve şu an memleketimizde ve Dünya’da gittikçe yaygınlaşan helal sertifikalı ürünler alarak beslenmelidir.

Helal yemekle alakalı bakın ayetler neyi bize emrediyor!

“Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.” [Bakara 2/168]

  1. Ne almamalı?

Elbette ki en başta haram olan gıdaları almamalıyız. Ama helal görünen birçok gıdanın da sağlığa zararı ölçüsünde alınmaması gerektiğini de sizinle paylaşmak isterim.

Mesela yağlı, şeker ve tuz oranı yüksek karbonhidratlar alınmamalıdır. Örnek vereceğim de hocam tüm yediğimiz de bunlar demenizden korkuyorum. Tatlılar, hamur çeşitlerinin hepsi, ayaküstü yenilen hamburger, pizza vb. yiyecekler, tuz oranı yüksek, içinde ne olduğu belirsiz bir sürü koruyucu, kollayıcı maddelerin olduğu yiyecekler, gazlı içecekler bu grupta sayılır ve kesinlikle alınmamalıdır.

 “Ey peygamberler! Temiz şeylerden yiyiniz ve iyi ameller işleyiniz. Doğrusu ben, sizin yaptığınız şeyleri tamamen bilirim.” [Müminun 23.51]

Bakın ayet çok çarpıcı bir şekilde temiz şeyler yiyin ki temiz işler yapabilesiniz diyor. Hücrelerine kadar haram işlenmiş bir beden nasıl itaatkâr bir kul olabilir ki!

Çok kere duymuş belki de yaşamışsınızdır şu kısır döngüyü. Namaz kılmak, iyi işler yapmak, harama bakmamak, yalan söylememek, gıybet yapmamak, kimseye hased beslememek istiyorum ama bir türlü başaramıyorum gerçeği ile karşılaşırsınız ve nedenini bir türlü anlayamazsınız. Nedeni haramdan beslenmektir…

Sahâbe hanımları, analarımız, eşlerini sabah evlerinden yolcularken; “Allah’tan kork! Haram kazanma! Biz dünyada açlığa sabrederiz, fakat kıyâmet gününde cehennem azâbına dayanamayız!” diyerek helal kazanma adına onları ikaz ederlermiş. [Abdülhamîd Keşk, Fî Rihâbi’t-Tefsîr, I, 26] Şimdi öyle mi ama!

Hazret-i Mevlânâ Hazretleri diyor ki;

“Lokmalar tohum gibidir. Fikir, düşünce ve niyetler onun mahsûlüdür.”

“Bilgi de hikmet de helâl lokmadan doğar. Aşk da merhamet de helâl lokmadan gelir. Eğer bir lokmadan gaflet meydana gelirse, bil ki o lokma haramdır.”

“Hiç buğday ektin de arpa çıktı mı? Hiç atın merkep yavrusu doğurduğu görülmüş müdür?”

  1. Ne kadar almalı?

Mikdam İbnu Ma'dikerb (ra) anlatıyor. Resulullah (sas) buyurdular ki:

“Âdemoğlu, mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Âdemoğluna belini doğrultacak birkaç lokmacık yeterlidir. Ancak (nefsinin galebesiyle) illa da (mideyi doldurma işini) yapacaksa, bari onu üçe ayırsın: Üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefesine (tahsis etsin, üçte birden fazlasına yemek koymasın).” [Tirmizi, Zühd 47]

Şimdi bu temel ölçümüz. Çok net birkaç lokma ile meselenin giderileceği anlatılıyor. Açlığın bir nimet olduğu burada anlatılıyor. Şimdiler tıp otoriteleri otofaji yani vücudun en başta toksinlerini, artıklarını yemesi üzerinden orucu keşfediyor.

Peki, biz ne durumdayız?

Bakın Ramazan günlerini ve gecelerini yaşadık. İftar sofraları, sahur sofraları kuruldu. Ve o sofralarda yemek rekorları kırıldı. İftar, bir yemek yarışmasının final töreni değildir! 15 saatlik bir yemek yememe yarışmasının finalinde değiliz.

Sahabe bir tas çorbayı göremeden nice günleri iftar edip sahurda oruca niyetlendiler. İman ettiğimiz, Lebbeyk ya Resulullah (sas) dediğimiz, salavatları eksik etmediğimiz Hz. Peygamber’in evinde çoğu zaman sıcak yemek pişmezdi.

 Aişe annemize sorulduğu zaman, "Evimizde bazen iki üç ay geçerdi de ateş yanmazdı, 'Esvedan (iki siyah)' yani hurma yiyip su içerdik." Buyurduğunu unutmayalım. [Buhari, hibe 1; Müslim, Zühd 28]

Size sağlımız için ne kadar yemeliyiz konusunda da çok önemli bir bilgi vereyim.

Resulullah’a (sas) Mısır Meliki Mukavkıs’ın gönderdiği hekim yaklaşık bir buçuk sene Medine’de kaldıktan sonra hayretle Resulullah’ın (sas) huzuruna varıp; “Ya Muhammed, ben bir buçuk yıldır buradayım. Efendim beni sizin hastalarınızı tedavi etmem için gönderdi. Ama bugüne kadar hiç kimse ‘ben hastayım diye bana gelmedi…’ Doğrusu ben aranızda hasta göremiyorum. Eğer müsaade ederseniz ben memleketime döneyim. Çünkü ben orada çok önemli insanım orada çok hastalarım var” der.

Resulullah’ın (sas) hekime;

“Burada istediğin kadar kalabilirsin. Varlığın bize ağır gelmez. Hasta olmaya gelince ben ve arkadaşlarım (ashabım) hasta olmayız.” Buyurur.

Hekim şaşkın bir surette sorar; “Nasıl yani?”

Efendimiz buyururlar ki; “Biz hasta olmayız. Biz asla acıkmadan yemek yemeyiz. Yemek yediğimizde de sofradan doymadan kalkarız, senede bir hacamat yaptırırız” der.

Asrı Saadet’in en meşhur doktorlarından olan Hâris b. Kelede’ye ilaç nedir diye sordular o da hiç tereddüt etmeden açlıktır dedi. Hastalık nedir diye soruldu. Bu sefer de “Yediği bir yemeği sindirmeden ikinci defa yemektir.” Buyurdu.

İbn Sina’da benzer bir hakikati dillendirir ve der ki; “İlmi tıbbı, iki satırda topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin zaman az ye, yedikten sonra dört, beş saat daha hiçbir şey yeme! Şifa, hazımdadır. Bundan dolayı kolayca hazmedeceğin miktarı ye! Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, yemek üstüne yemek yemektir.”

  1. Ne zaman almalı?

Günde bir öğün. Günde üç öğün yemek bize tazminattan sonra eklenmiş bir fazlalıktır. Ashab’ın ve sonrasında gelenlerin böyle bir âdeti yoktur. Asıl olan akşam öğünüdür. Evet, ezber bozacak bir cümle olarak tekrar söylüyorum. Eğer Nebevi beslenmeye sırtınızı yaslayacaksanız hakikat günde bir öğündür. O da akşam öğünüdür. Ama akşam öğünü dediğimiz takriben kışın akşam-yatsı arası yazın ise ikindi-akşam arası olmak üzere yatmadan en az 4 saat önce olmalıdır. Uyumaktan en az 2 saat önce atıştırmalık da olsa yeme-içmeyi kesmiş olmalıyız. Yani gece yemekleri, hele bir çiğ köfte yapıp yemeler maalesef zararlı birer alışkanlık olarak önümüzde durmaktadır. 

Sabah ve Öğle öğünü ne olacak dediğinizi duyar gibiyim. Hani krallar gibi kahvaltı sofrasına oturacaktık. Dostlarımızla da öğle yemeği yiyecektik.

Sabah hiçbir şey yememekten bahsetmiyorum aslında. Mevsimin kahvaltıda yenilebilecek sebze ve meyveleri ile birkaç lokma kaymaklı yoğurt yeterli olacaktır. Ama asla ekmekle yenilen tıka basa değerlendirilen bir öğün olarak değerlendirilmemelidir. Öğle için ise sadece üzüm, fındık, ceviz ve bademden oluşan benzeri kuruyemiş o da bir avuç yenebilir. Bu kadar daha fazlası yok…

Efendimiz; "Akşam yemeğini terk ihtiyarlığa alamettir" buyuruyor. Ayrıca "Akşam hiç bir şey olmazsa bir avuç hurma yiyiniz" tavsiyesi de bilinmektedir.

Neden akşam öğünü bu kadar önemli?

Çünkü akşam yemeği gece uykuda çocuklar için büyüme-gelişme, yetişkinler için de hücre yenilenmesi hususunda gerekli enerjiyi kazandıracaktır.

Sizleri şaşırttığımı biliyorum. Ama anlaşılan o ki Resulullah’ın (sas) hayatında günde tek öğünden başkası yok! Bu hem kıtlık hem de bolluk yıllarında böyle olmuştur.

Neden akşama kadar aç kalmak önemli?

Sahip olduğumuz Sirtuin geninden dolayı. Bu geni Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Biyoloji Profesörü Dr. Lernard Guarente keşfetti. Özellikle açlık durumunda aktif olarak protein üretiyor ve hücreler üzerinde gençleştirici bir etki oluşturuyor. Bu sebeple daima tok olan bir bedenin bu geni aktifleştirmeyeceği açık olduğuna göre açlık nimeti üzerinden bu geni aktifleştirmeliyiz. [Daha fazla bilgi için bk. Japonların Kadim Beslenme Sırrı | Yoshinori Nagumo]

Açlık bir nimettir derken yetersiz beslenmeyi kastetmediğimi bilmelisiniz ki bu cümlenin altını çizmek istiyorum. Yetersiz beslenmek bizi nasıl güçsüz ve savunmasız bırakıp hasta edecekse aşırı yemek yemek de başta savunmamız olmak üzere canlılığımızı güçlendiren genlerin pasif kalmasına yol açacaktır. Mesela kanser, kalp hastalıkları, diyabet gibi hastalıkların temel ortak özellikleri aşırı ve dengesiz beslenmektir.

Bu konuda son bir şey söylemek isterim, son dönemde yapılan araştırmalarda kesinlikle tekrar üretilmesi mümkün olmayan beyin- sinir hücrelerinin açlık ve soğuğun etkisi ile yeniden üretilebildiği gösterilmiştir. Bilinç kontrolünde önemli bir görevi olan hipokampusun açlık ve soğukta yeniden beyin hücrelerini ürettiği görülmüştür. 

  1. Nasıl almalı?

Yemekten önce eller yıkanmalıdır. Büyükler başlamadan yemeğe başlanmamalıdır. Sağ elle yemek yenmelidir. Yemeklere biraz tuz ile başlamalıdır. Zira hem tükrük bezlerini aktive ederek hem mide motilitesini arttırarak hazmı kolaylaştırır hem de ağız ve diş sağlığı için gerekli olan ve parotis bezinden salgılanan pityalin enzimin de salgılanması sağlanır. Yemekten önce kesinlikle su içilmemelidir. Yemek arasında kararında içilebilinir. Yemekten sonra biraz tuz alınmalı ama kesinlikle su içilmemelidir. Gerekirse iki saat sonra su içilebilinir.

Yemek lokma-lokma, su ise yudum-yudum alınmalıdır. Ayakta su içmemeli, imkan varsa yemek yerde yenmelidir. [Ayrıntılı bilgi için bk., Tıbbın Büyük Lideri Hz. Muhammed (asm) ve Tıbbın Özü, s. 28 | Prof. Dr. Zeki Çıkman]

Gelelim şimdi son safhaya…

En başta şuna değinelim beslenmeye bizi iten saikler başta yaşamın devamlılığı gibi görünse de bugün obezitenin pençesinde kıvranan insanlığın haz ve hız çağının getirdikleridir. Şu geride bırakmaya hazırlandığımız korona salgını bize yeniden daha dingin daha yavaş daha duru bir yaşama -ki bunun şu an karşılığı köy hayatıdır- sevk etmeli ve organik denilen fıtri beslenmeye geçilmelidir.

Tavsiyelerim…

1.Acıkmadan sofraya oturmayın, doymadan kalkın.

2.Tane tane yiyecek yiyin, yudum-yudum su için.

3.Sabah hafif atıştırmakla ve öğleni kuruyemiş ile geçirmekle beraber günde bir öğün yani akşam yemek yiyin.

4.Akşam yemeğini yatmadan en az 4-5 saat önce yiyin. Gece yemeklerini unutun.

5.Uykudan önceki son 2 saat atıştırmalık da olsa yeme ve içmeyi bırakın.

6.Yağlı, şeker ve tuz oranı yüksek yiyeceklerden uzak durun. Dengeli ve doğal beslenin.

7.Gazlı içeceklerden, hazır yemeklerden, dondurulmuş gıdalardan, koruyucu, kollayıcı maddeleri içeren besinlerden şeytandan kaçar gibi kaçın.

Son Söz…

Size yemek için yaşamak yerine yaşamak için yemeyi tavsiye ediyorum. Ve sağlıkla Allah’a bir ömür kulluk edin diye de dua ediyorum.

Ailecek sağlıcakla kalın…

dralitamer@gmail.com

NELER SÖYLENDİ?
@
NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
  • 1GALATASARAY3287
  • 2FENERBAHÇE3285
  • 3TRABZONSPOR3252
  • 4BEŞİKTAŞ3248
  • 5ÇAYKUR RİZESPOR3248
  • 6RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ3246
  • 7KASIMPAŞA3246
  • 8EMS YAPI SİVASSPOR3244
  • 9BITEXEN ANTALYASPOR3242
  • 10CORENDON ALANYASPOR3242
  • 11YUKATEL ADANA DEMİRSPOR3240
  • 12YILPORT SAMSUNSPOR3238
  • 13MKE ANKARAGÜCÜ3237
  • 14MONDİHOME KAYSERİSPOR3237
  • 15TÜMOSAN KONYASPOR3236
  • 16ATAKAŞ HATAYSPOR3233
  • 17GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ3231
  • 18VAVACARS FATİH KARAGÜMRÜK3230
  • 19SİLTAŞ YAPI PENDİKSPOR FUTBOL3230
  • 20İSTANBULSPOR3216
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA