Beyinlerin Elitliği

Bir toplumu diğer toplumlardan ayıran, farklı kılan, yücelten ve yenilmez kılan unsurların başında, o toplumda yaşayan bireylerin beyinlerinden geçirdikleri düşüncelerin ne kadar sağlıklı olduğu gelir. Tabii ki sağlıklı düşünceler fiziksel olarak beyinde herhangi bir hasarın olmamasına bağlı, fakat elit düşünce, ileri fikirlilik beyinde daha çok düşünce boyutunda kendini gösterir.

Ülkem, vatanım için nasıl daha faydalı olabilirim, ülkeyi başarıya götürecek faktörler nelerdir, ailemle birlikte nasıl mutlu vakit geçirebilirim, komşularımla en güzel şekilde nasıl geçinebilirim, iş yerinde verimlilik ve üretkenliğimi nasıl artırabilirim gibi sorulara cevap arayarak beyin fırtınasını yapan kişiler, bazen farkına vardıkları halde beyinlerini elit bir seviyeye getirip yaşam kalitelerini artırmaktadır.

Şöyle düşünenler olabilir. Elit kişi dendiği zaman akla ilk gelen, her fırsatta kılık kıyafetine dikkat eden, özen gösteren, yerleşim yeri olarak seçtiği yerde çok az kişi yaşayan, gelir seviyesi yüksek olduğu gibi çevresindeki insanların da gelir seviyesi yüksek olan, her davranışında diğer insanlardan farklı olduğunu ortaya koyan, gururlu, herkesle muhatap olmayan, cepleri gönüllerinden zengin kişilerdir.

Onların yanına yaklaşmak için büyük bir medeni cesaret gerektiği gibi onlarla iletişime geçmek büyük bir gurur kaynağı olmaktadır. Bu kişilerle ne kadar vakit geçirilirse o kadar kaliteli bir yaşam geçirileceğini iddia ederler. Bu davranışları gerçek anlamda değerlendirdiğimizde kendini elit zanneden kişilere yapılan bir darbedir. Çünkü bir kişinin çevresindeki insanlar tarafından kendisinde herhangi bir meziyet olmadığı halde mükemmel olarak değerlendirmesi, kusursuz görülmesi o kişinin kendisini geliştirmesini engelleyecektir.

Değişimin ve gelişimin kaçınılmaz olduğu günümüzde kendini geliştirmeyen, yeterli görüp yerinde sayan kişiyi şu şekilde değerlendirebiliriz: Vücuduna yavaş yavaş zehir verilen bir kişinin zaman geçtikçe vücudu zehrin etkisiyle kangren olup; bir gece ansızın ıssız bir sokakta giderken önce dizi üzerine vücudunu taşıyamayacak şekilde düştükten sonra ağız üstü boylu boyunca uzanıp, çırpma çırpına ruhunu teslim ettikten sonra kimse görmediğinden günler sonra kokusu yayıldığı için belediye tarafından cenazesi kaldırılan kişiyle beynini öğrenmeye, değişime kapatan, her ortamda kendisinin mükemmel olduğunu iddia eden, kitap okumayı gereksiz gören kişinin sonu bundan pek farksız olmayacaktır.

Belki bunu biraz abartı bulabilirsiniz; fakat vücuduna zehir verilen kişinin sadece hazin sonu hazırlanmış olur. Diğer tarafta beyni elit olmayıp kendini elit olarak çevreye lanse eden kişi, kendine zarar verdiği gibi çevresindeki insanlar onu örnek alacakları için diğer kişinin ölümünden daha kötü olacaktır. Tabi ki İnsanlar yaratılış gereği her şeyin en iyisini en güzelini ister. Bu istediklerine kavuştuktan sonra kendisini hayatın refahına kaptırıp elit bir tabaka oluşturduğunu zanneder.

Bu şekilde kendini kabul eden kişi kendini geliştirme zahmetinde bulunmayacaktır. Belli bir noktaya geldikten sonra araştırmayan, incelemeyen, soruşturmayan, okumayan, hayatı sorgulamayan kişi sizce ne kadar elit olabilir. Zaman zaman şahit oluruz. Ülkemizin şirin tatlı küçük bir köyünde gariban bir öğrencimiz büyük başarılara imza attığım görüyoruz. Bu öğrenci elit olduğunu iddia etse kimsenin itirazının olmaması gerekir.

Çünkü refah ve bolluğun olduğu yerde çoğu kişi belli bir noktaya gelir. Fakat zor koşulları yenip büyük başarılara imza atmak beyni maksimum seviyede kullanmaya bağlıdır. Ekonomik koşullar başarıyı nasıl etkiler derseniz maddi olarak yeterli gücü olan kişi özel ders alır, özel okula gider; bu şekilde bir noktaya gelmeye çalışır. Diğer tarafta ekonomik olarak yetersiz olan kişinin başarıdan başka alternatifi olmadığı için onun için başarısı kaçınılmazdır.

Bu karşılaştırmaları yaparken şunu da unutmamak gerekir: Zor koşullarda başarıyı yakalayan kişi, yaşamının ilerleyen dönemlerinde başarı sarhoşluğuyla kendini kaybederse, kendini yenilemezse, araştırmayı, incelemeyi bırakırsa yavaş yavaş elit bir beyni kaybedeceğini bilmelidir. Toplumdaki duyarlı bireylere düşen görev, kendi beyinlerine gereken önemi verdikleri gibi çevrelerindeki kişilere de bu konuda tavsiyelerde bulunup onları teşvik etmektir.

Bu konuda duyarlı kişilerle diğer insanlar birlikte hareket ederse içinde yaşadığımız toplumu teknoloji, ilim, irfan, konusunda yüksek bir seviyeye çıkarmamız ve yüzyıllar geçse de diğer devletlerin önümüzde diz çökmesi kaçınılmaz olacaktır. Öyle umuyorum ki toplumdaki her fert, diğer devletleri dize getirecek, onları bize muhtaç kılacak olan gelişmelere gönülden katılır. Yaşamınız boyunca beyninizin elitliğini maksimum seviyede tutmanız dileğiyle…

oz-mali@hotmail.com