Zamlara Karşı Narh Sistemi

Nihat Ağır Tarih Öğretmeni

14-01-2023 23:02

Zamlar meselesine çözüm istiyorsanız Osmanlı döneminde uygulanan hem üreticiyi hem de tüketiciyi korumak, haksız rekabeti ve stokçuluğu ortadan kaldırmak, taban-tavan fiyatlarını tespit etmek, ciddiyetle denetlemek için Narh sistemini uygulayacaksınız. Bizim geçmişten gelen dağ gibi bir tecrübemiz var ama ders alanımız yok!

Çözüm, Osmanlı’daki Narh sistemi (Fiyat sabitleme) derhal eyleme konulmalıdır. Unutmayalım ki; bu sistem Osmanlı Devleti’nin en zirvede olduğu ve dünyayı dize getirdiği 16. yüzyıldan itibaren uygulanmaya başlamıştır. Ne zamanki bu sistem ciddiyetle uygulanma alanından uzaklaştı, Osmanlı Devleti’nin ekonomisi de zarar görmeye, açık vermeye başladı.

Narh sistemine göre önce mallara yapılan zamlar önlenmelidir. Osmanlı Mecelle hukukunda bir kaide vardır. Bu kaide şu şekildedir; “Def’i mazarrat celbi menafiden evladır” Yani zararın defi (Mallara yapılan zammı ortadan kaldırmak) size gelecek olan faydadan (Maaşlara yapılacak olan iyileştirmeden-zamdan önce gelir kuralı) asgari ücretliye, maaşlara ne kadar zam yapıldığını tespite kadar konuları ele alır.

Bu sebeple Narh sistemi önem arz ediyor. Önemli olan toplumun temeline dinamit koyan şu tüketim mallarına yapılan zamları önleyebilmektir. Fırsatçılara baktığımızda yine zamların peşindeler. Ürünler zamlanınca maaş artışlarının da bir önemi kalmıyor. Demek sorun maaşlara ne kadar zam verildiği değil, mallara, ürünlere yapılan zamların önlenememesidir.

Ülkede üretimin, ithalatın veya ihracatın hangi safhada olduğu bu ayrı bir tartışma konusudur. Elbette üretmeyen bir toplumun krizlerle boğuşması kaçınılmazdır. Ekonomi, üretim ve tüketim arasındaki dengenin arz-talep ilişkisinin korunması ve bu dengeyi idare sanatıdır. Toplumda, özel sektörde, bürokraside, hükümetlerde karşılıklı olarak sorumluluklarını yerine getirmedikleri müddetçe ihtiyaçlar karşılanamayacak ve bu krizler de çözülemeyecektir.

 Ekonomi sorunluysa bunu tek taraflı saiklerle açıklamak doğru olmaz. Şu mallara yapılan gereksiz zamların önü alınamadığı müddetçe maaşlara %200 veya 300’de zam yapılsa hiçbir anlam ifade etmez. Çünkü peşi sıra mal sahipleri yapılan maaş zamlarına göre “Serbest piyasa” diyerek kafalarına göre mallarına zam yapıyorlar.

“Kardeşim senin ürün şu fiyattı, ne oldu da böyle fiyat yükseltiyorsun” diyoruz. Onlarda “Efendim zammı herkes yapıyor” diyor. “Herkes kim?” diyoruz, cevap yok. Sanal fiyat artışı almış başını gidiyor. O zaman senin ya da benim aldığım maaş zammının anlamı nedir? Paramız değerini korumadıktan veya alım gücüm yükselmedikten sonra yapılan maaş artışının hiçbir anlamı kalmıyor.

Ya az bir durun, ya da şu mallara yapılan zamları durdurun ki; millet bir nefes alsın. Ne oluyor sizlere! Asgari ücret belli olur olmaz soygun için fahiş fiyatlı etiket yarışına girdiniz. Sözün özü, biz maaşlara zam istemiyoruz. Şu mallara yapılan zamların önü kesilsin yeter. Alım gücü yükselsin, maaşların yükselmesi alım gücümüzün yükselmesi anlamına gelmiyor. “Def’i mazarrat” derken önce ürünlere yapılan zam tehlikesini önleyeceğiz. Sonra “Celbi menafiyi” yani maaş iyileştirmesini düşüneceğiz.

nihatagir002@gmail.com

 

 

DİĞER YAZILARI XIX. Yüzyılda Adıyaman Besni’de Belgeler Işığında Beytü’l- Mal’e (Devlet Hazinesine) Riayet ve Sadakat Örneği-1 01-01-1970 03:00 TOGG Projesi 01-01-1970 03:00 Öyle Bir Dünya Var Mı? 01-01-1970 03:00 Öyle Bir Dünya Var Mı? 01-01-1970 03:00 Kudüs-Samsat-Selahaddin Eyyubi-Melik Efdal 01-01-1970 03:00