https://www.adiyamandahaber.com/files/uploads/user/b90c46963248e6d7aab1e0f429743ca0-4ecc27247483930c7f9d.jpeg
Fahrettin Şahin

Benlik

15-03-2024 21:20 382 kez okundu.

Tüm yönleriyle insanı ele aldığımızda kendini koruma ve yaşamını sürdürme üzerine kurulu olduğunu görürüz. En küçük bir etkiye vücudumuzun gösterdiği refleks bile bu söylediğimizi destekler. İnsanın aklı dahil tüm duygularının “Ben” merkezli olduğu ve sonrasında bu “Ben’den” başlayıp, bu “Ben’i” mutlu edecek, huzur verecek, “Ben’leri ekleyerek genişlemesi ile daha büyük bir benin oluşmasını ister nitelikte yaratılmış olduğunu görürsünüz. “Ben” sınırlarını kendi menfaat çerçevesini ihlal edecek, diğer “Ben’lerin” müdahalesini kendisi belirler.

Bütün, “Ben’ler” ayrı ayrı bu şekilde yaratıldığından onları tek bir ben etrafında toplamak mümkün olmamaktadır. Eğer; her “Ben” sahip olduğunu düşündüğü benliğinden başka, “Ben’lere” fedakarlıkta bulunsa ve diğer ayrı ayrı olan, “Ben’lerde” aynı fedakarlığı yapsalar ancak o zaman tüm “Ben’lerden” oluşmuş ortak bir ben çıkar. Dine baktığımızda dinin insanın bu özelliği üzerinde yoğunlaştığını görebiliriz. “Ben’lerin” birbirleriyle olan ilişkilerini düzenlemek ve “Ben’lerin nerede, ne kadar kendi benliğinden fedakarlık yapacağına izahatta bulunur.

Veya bir başka “Ben’in sınırına ne kadar yaklaşabileceğini açıklar. Misal ticarette çürük bir malın sağlam bir malmış gibi satan tüccarın bunu yapamayacağını, çünkü yaptığı bu davranışın karşısındaki, “Ben’in” sınırlarını ihlali manasına geldiğini söyler. Din hiçbir, “Ben’in” sınırsız olmadığını, tüm, “Ben’lerin” muhakkak bir sınırı olduğunu ve buna uymalarının gerektiğini söyler. Kısacası din yaratılmış, “Ben’leri” bozmaz. Olduğu gibi kabul eder. Ancak; “Ben’lerin” birbirleriyle olan ilişkilerini düzenler. …

fahrettinsahin022@gmail.com

 

Neler Söylendi?