Mehmed Emin’in Rüyası

İbrahim Halil Alkayış

04-10-2022 00:24

Mehmed Emin, bugün bir rüya gördüğünü çok sevdiği annesi, Banu hanım ve babası Ömür’e anlatıyor. Bu gece aniden, iki melek gelerek, beni cennet bahçelerinden bir bahçeyi gezdirip, aklımı başımdan aldılar, gördüğüm manzara karşısında nutkum tutuldu, adeta hayran kaldım. Bu güzel rengarenk, çiçekler, mis kokan güller, zemzem gibi akan ırmaklar..

Yolun sonunda burada kalmamı istediler, öyle dalmışım ki, top oynadığım günleri, okulumu, arkadaşlarımı, abimi, ablamı, annemi, babamı bir bir unuttum gibi. “Tam da olur” diyecek gibi iken, annemin şefkat ve sevgi dolu sesini, babamın telaşla bana seslendiğini duyar gibi olunca, “hayır geri dönmeliyim” dedim,

Melekler, “hayır, bak buralar pek güzel, eninde sonunda onlar da gelecek, kal” diye ısrar ediyorlardı. “Dünya” dedim, okulum, ailem nasıl bırakırım. Melekler, ellerindeki büyük bir kataloğun sayfalarını çevirmeye başladılar. “Dünya; rabbimin türlü türlü nimetlerle dolu güzel bir yer, ancak insanoğlu ne hâle getirmiş” dediler.

Bir yandan bitmek bilmeyen savaşlar, sahile vurmuş Aylan Bebek, yerinden, yurdundan, sürülen kadın, çocuk ve yaşlıların sefalet içinde kaçışları, denizde boğulan, sınırda kırbaçlanıp kovulan aç, çıplak insanlar.. Sayfalar açıldıkça içim kararıyordu. Halepçe, “anne elma kokusu” diye ağlayan çocuklar. Esad’ın kendi halkı üzerine attığı varil bombaları. “Filistin’e bak” dediler yüzyıllık zulüm ve işkence, sürgünler, hapishane hayatı. “Yeter bile” diyemiyorum.

Nice zulüm ve işkenceler, ile dolu bir dünyanın nesini seveceksin. Bir yandan açlıkla mücadele eden, diğer tarafta israf batağında yüzen, bencil, kıskanç, haset ve kin ile yaşayan zalimler.. Artık bir hafta mı, on gün mü bilmiyorum. Gitmekle, kalmak arasında kararsız kaldım. Bir ara Hacı dedemin sesini duydum. “Hadi Mehmet Emin Adıyaman’a gidelim” diye seslendi, “bak halan da gelmiş.”

“Adıyaman’a gitmeyi çok istiyorum dedim” bir hareket ettim, evet dedemle gidecektim. Yine melekler, “bak pişman olursun kal bu cennet bahçesinde” dedi. Ya Banu annem, Ömür babam beni, dualarla bekliyor, binlerce eş dost akrabanın beni beklediğini söylüyorum.  Onlara da, “rabbim sabır ve güç verir” diyordu. Hatta makamları Firdevs cenneti olacak.

Onlar için Hz. Ayşe’nin duasını okuyacağız. “Allah’ım sen affedicisin, affı seversin, beni, annemi, babamı ve tüm sevdiklerimi affet” diye dua ederiz. “Yine aklımı çeldiler, anneciğim babacığım iki arada kaldım, lütfen üzülmeyin, ben iyiyim” diyordum. Bir Melek, “insanın bu dünyaya gönderilmesinin, hikmeti ve gayesi Halik i kâinatı tanımak ve ona iman edip, ibadet etmektir” diyordu.

“Yarabbim benim ve ailem için hayırlı olanı ver” dedim. Artık yirmi güne yaklaşmıştım, bu imtihan mı rüya mı anlamaya çalışıyordum, dedemin “gel” sesi, Zeliha halamın ağlamaları, Remziye halamın umut dolu bekleyişi.. Arkadaşlarım, Emir abim, Elif ablam, baba annem, anne annem, dede, teyzem hala, dayı çok hızlı geçiyordu, film şeridi gibi.. Dünya, İstanbul, Adıyaman..

Cennet, cennet cennet.. Sonunda, beni bırakmadılar, Dünya ahiretin tarlası, geçici ve kısa bir rüyadan ebedi aleme açılan bir kapı. Hepinizi çok seviyorum, lütfen üzülmeyin.

ibrahimalkayis@gmail.com

DİĞER YAZILARI Adıyaman’ın Manevi Değerleri ve Kültürel Tarihi 01-01-1970 03:00 Osman Yüksel Serdengeçti (1917- 1983) 01-01-1970 03:00 Adıyaman 01-01-1970 03:00 Adıyaman Tanıtım Günleri Ve Bir Kaç Not 01-01-1970 03:00 Örf, Adet, Gelenek Ve Kültür 01-01-1970 03:00