https://www.adiyamandahaber.com/files/uploads/user/af4732711661056eadbf798ba191272a-ac80bb38286e296f895e.jpeg
Rukiye Duman Bilgiç

Aşka Uyanmak

11-01-2023 23:03 618 kez okundu.

Notalarına dokunuşuydu kalbimin; varlığın. Yaşam denilen o muazzam kaynağı tanıyışıma eşlik etti gözlerin. Gözlerinde gördüm ilkin O’nu. Var oluşun sırrını haykırıyordu tam da göz bebeklerin. Bir zaman sonra fark ettim ki; ne gören bendim ne de görünen sen. Her şey O’ndan aksediyordu âleme bizler sadece birer perde. Kendinden kendini seyrediyordu efendiler efendisi bizim suretimizde. Zaman ve mekânın ilahi sistem eliyle ayarlanmış olması da müthiş bir tevafuktu. Kim derdi ki kısmet olacak seninle tanışmak yeryüzünün en kutsalında ve tam da merkezinde âlemin. Ah şu rabbin özel ikramları yok mu; tam da bırakmışken kendini umutsuzluğun uçurumundan bir Hızır eliyle nasıl da tutar tam kalbinden. İçine derin derin akar huzur ve neşe ve aslında tam da o anda başlar var olmaktan duyulan haz. Tüm açılımlar ve ilahi perdeler bir bir iner gözünden ve gönlünden. Artık Cennetli saatleri yaşarsın ruhunda ve dolaşır durursun kendi Firdevs’inde. Önünde binlerce huri ve artık tüm emirler cebinde. Gitmek isteyip de gidemediğin her âleme bir kelebek hızıyla gider ve gelirsin, canının istediği her şey bir parmak şıklatmana bakar. Kendinle kendine bir dünya kurarsın da kimsecikler bilmez ve görmez bunu. Aşkına âşık olup zamanla Rahman’a âşık olursun. İşte o zaman derin idrakler başlar aklının kalbinde. Kâh Yunus olur diyar diyar gezersin kâh da Mecnun olup inlersin.

Öyle bir zaman gelir ki; hayatını kaplayan artık kalbin olur. Baktığın her şeye kalbinle bakmaya ve hissettiğin her şeyi kalbinle hissetmeye başlarsın. Yüzün-gözün nasıl da aydınlanır kalbinin nuruyla. Konuşan, gülen, ağlayan, yürüyen, koşan, özleyen, isteyen artık sen değilsindir. Seni çepeçevre kuşatan bir Vedud vardır içinde. Allah’ın boyasıyla boyanmış ve onun mührüyle mühürlenmişsindir, hangi âleme gitsen tanınırsın üzerindeki bu izden.

İlahi aşka kabiliyeti olana verilirmiş aslında beşeri aşk.  Leyla’dan Mevla’ya geçmek de bedel ister, zaman ister, emek ister ve nefsine dizgin vurup rabbin yolunda benlik duvarını yıkmak ister. Öyle kolay olur mu hiç aşkına âşık olmadan, aşkını tüm âşıkların uğruna kurban olduğu o yüce aşka kurban etmeden var mı geçmek Sidre-i Münteha’ya? Çekilmeden SEN aradan tecelli eder mi sanıyorsun yaradan? Yargıları, fikirleri, karmaları bırakmadan bir kenara nasıl uçulur bilmem ki Rahman’a?

Zihni konuşanın kalbi daim sükûttadır. Susmuş bir kalp çaresizliğin ve şaşkınlığın kıskacında kan ağlar durur. Hayatta işte o zaman çekilir derinlik ve huzur. Şefkatten uzaktır aklın oyunları. Kim ki kalbinin aklıyla yol alır işte o hayy olana doğru varır. Ruhumuzu tarumar etti ruhsuz tüm eylemlerimiz. İçinde kalbiliğin olmadığı amellerimiz kan çanağına döndü. Hiç bir şey haz vermezken; hazzın kendisi dahi arayışlara düştü. Aşk nerde ey dostlar; içimize ilahi olandan ekildiği halde yeşermeyen? Kul olmuşken ezelde bu küle dönüşler de nerden çıktı?

Ah Taptuk’un dingin ruhu, neden aynı huzurda değil şimdilerde bizim de yüreklerimiz? Hüdâi’ye gelen Üftâde; bizim benlik cübbemizi kim çıkaracak üzerimizden? Kimi bekliyoruz alsın diye iki elimizi yakamızdan, kurtarsın diye bizi bizden? Bilmediğini dahi bilmiyorken; bu bilge tavırlar neden? Allah’tan alıkoyan her şey ölümüne sebepken; ısrarla ölüme uyumak da neden?

Ya rabb, bizi bizden halas eyle, biz bizi tutsak etmişken sen bizi bizden azad eyle. Uyananların ancak kurtulacağı şu ahir ömrümüzde bizi kendinle uyananlardan eyle. Ölmeden önce ölüp, ölünce yaşayanlardan eyle.

rukiyeb292@gmail.com

Neler Söylendi?