“Temenni Mektupları” Şiir Kitabı Çıktı!

Şair ve yazar Mahmut Gazi Şimşek’in yayımlanması merakla beklenen şiirlerinden oluşan ilk kitabı okuyucuyla buluştu. Hecenin güçlü sesiyle kaleme alınmış şiirlerin derlendiği ‘Temenni Mektupları’ adlı eser modern insana, yitirdiği medeniyet değerlerini hatırlatıyor.

KÜLTÜR - SANAT - 23-10-2022 16:09 427 kez okundu.

“Temenni Mektupları” Şiir Kitabı Çıktı!

Gençlik yıllarından bu yana gönül terini mısralarda heceleyen Adıyamanlı şair ve yazar Mahmut Gazi Şimşek’in ilk şiiri 1983’te İstanbul’da basılan İslami Edebiyat Dergisi’nde yayımlandı. ‘Hem var hem yok’ adlı bu şiir bir milletin darbeler ve toplumsal mühendislik eseri müdahalelerle kökünden ve özünden koparılışının resmini çiziyordu. Şair Şimşek, 80’li yıllardan bugüne gelinceye kadar ülkemizin mütedeyyin kesiminin yaşadığı karanlık günleri ciğerlerinde hisseden şiirler kaleme aldı. Heceye yeni bir soluk getirmeyi amaçlayan 'Gönülden Düşen Damlalar’ adlı dört kitaplık serinin ilk kitabı ‘Temenni Mektupları’ son yarım asırdır Anadolu insanının manevi cephede verdiği var oluş mücadelesinden ilham alıyor. KDY yayınlarından çıkan şairin ilk göz ağrısı şiir kitabını dileyen herkes www.kitapyurdu.com adresinden temin edebilir.

“Küllerinden Doğmak”

Yıllarca vakıf çalışmalarında Anadolu’nun bin yıllık medeniyet değerlerine duyarlı bir gençliğin ihyası için çabalayan şair, toplumun bütün kesimlerinde kendini gösteren ahlaki çöküşe de kayıtsız kalmıyor. Yazdığı şiirlerle ak kâğıda, bir milletin kendi öz değerleri üzerinden yeniden ayağa kalkabileceğini anlatan ve küllerinden yeniden doğmanın umudunu taşıyan mısralar düşürüyor. Modern toplumun kültür emperyalizmine maruz kaldığı bir dönemde ne yana gideceğini kestiremeyen gençlere istikamet çizen şiirlerde, 7'den 70'e herkese hitap eden sade bir üslup göze çarpıyor.

“İhtişamlı Öze Dönüş”

Anadolu’nun duygu dağarcığı ve söyleme damarından beslenen Şair Mahmut Gazi Şimşek, 'Kubbeler' adlı şiirinde Anadolu topraklarında yüzyılları aşıp gelen kadim medeniyetimize yakışır bir gelecek inşa etmenin hayalini kuruyor. Son yüzyılda üzerine doğru gelen dünyanın hayâsız akınlarıyla özünden koparılan neslin elinden tutup kaldıracak manevi mihmandarlara ihtiyaç olduğuna işaret ediyor.

Kubbeler...

Meydan; meyyit pazarı, serilmişler savaşsız

Sergilerde insanlık, kaygısız ve çilesiz

Kesilmiş kocaman kelleler, omuzlar başsız

Kubbelerde matem var, cemiyet meselesiz

**

Boyunduruğa ağır basıyor tonlarca yük

Bu yükü kim kaldıracak? Kim varsa çok küçük

Sırmalı cübbeler mi? Hep omuzlardan sökük

Kim kaldıracak kim?! Kubbeler mi? Hepsi çökük!

İnsandaki Mana Arayışı

Ayrıca şiirlerinde önceleri arif olan Anadolu insanının gündelik hayatın debdebesi içinde ruh köklerinden uzaklaşan bireye dönüştüğünün acıklı hikâyesini anlatıyor. Öz benliğine yabancılaştığı için birey sözcüğünün ruhsuz kalıplarına sıkışan toplumun, yaşadığı hayatı anlamlandırma sürecinin iç muhasebesini yapan şairin mısraları, insanoğlunun ruh anatomisinin izdüşümlerine dönüşüyor. Şair bunu yaparken okuyucu, haz ve hız çağına yakalanmış günümüz toplumunun maddede körleşen kalabalık yalnızların serencamının, kimi zaman betimlemelere kimi zaman yaşanmış hikâyelere konu edildiğine şahitlik ediyor.

İnsan Ve Gaye

Ömür mermisi zaman namlusunda

Bir görünmez hedef durur nişanda

Günün doğuşunda ve batışında

Dolma fişek gibi hedef hattında

Bir silah bulalım, hedefi mutlak

Nişan tertibatı, yaşanan ahlak

Gez gözünde bulunsun rıza-i Hakk

Gaye, bir ömrü insanca yaşamak

Geldik, gidiyoruz; nerden nereye

Madde değersiz, elveda her şeye

Yol bir, hedef bir, gidelim tek şeye

Hedefin merkezi: İNSAN VE GAYE

**

Akif’e İçli Sesleniş

İçinde yaşadığımız zamanın manevi cephede omuzlara yüklediği ulvi çilenin ıstırabını kalbinin en derinlerinde hisseden şair Mahmut Gazi Şimşek, bazı mısralarında aynı cephede örnek mücadele vermiş kadim isimlerle adeta dertleşiyor. Yunus Emre'den Mevlana'ya, Mehmet Akif’ten Necip Fazıl'a uzanan Anadolu insanının ruh estetiğine can suyu veren isimlere seslenen şiirlerinde okuyucunun kulağına içten bir çığlık çarpıyor.

Akif’e Arzuhal

Duydun mu: Akif’im, çığlık sesini?

Tek dişli canavar, kapmış neslini…

Zalimin zulmüne, göster cehdini;

Sesimiz arşta, Akif’im duy bizi!...

Sen: rıza göstermezdin! Asla, izmihlale;

Bilir miydi neslin diskotek, bale?...

Nasıl düştük? Allâh’ım! Biz bu hale;

Sesimiz arşta, Akif’im duy bizi!...

Sana hep: gerici, ruhsal diyenler;

İflas etmiş, prangalı vicdanlar…

Gaflete düşüp: iblise uyanlar;

Sesimiz arşta, Akif’im duy bizi!..

'Gönülden Düşen Damlalar' şiir serisi

Şair ve yazar Mahmut Gazi Şimşek'in yıllar yılı kaleme aldığı şiirlerin his dünyası aynı olsa da her birinin hitap ettiği dört ayrı hayat teması bulunuyor. Bu temalara göre tasnif edilerek dört ayrı kitaba dönüştürülecek olan şiirler, bugüne kadar şairin kendi el yazmasıyla 'Gönülden Düşen Damlalar' adlı kapağın arkasında okuyucuyla buluşmayı bekliyordu. Bugün dört ayrı kitaptan oluşacak olan ve adını söz konusu el yazması kitabın kapağından alan şiir serisinin ilk demeti 'Temenni Mektupları' adıyla okuyucuya emanet edildi. Sırada yer alan serinin diğer üç kitabıyla ilgili çalışmalar ise sürüyor. KDY yayınlarından çıkan şairin ilk göz ağrısı şiir kitabını dileyen herkes www.kitapyurdu.com adresinden temin edebilir.

Hem Var Hem Yok

Evet, var;

Hem de yok…

Kafa var,

Aklı yok.

Sözü var,

Özü yok.

Kökü var,

Dalı yok.

Soyu var,

Sopu yok.

Adap var,

Adet yok.

İlim var,

Bilen yok.

Düzen var,

Tertip yok.

Sanat var,

Usta yok.

Usta var,

Çırak yok.

Hepsi var,

Eser yok.

Neden var,

Niçin yok.

Bunu hiç;

Bilen yok!..

Nitekim:

Kim bile?

O mantık,

Bu mantık,

Şu mantık,

Ne sandık,

Ne olduk?

Vah battık,

Diyen yok!..

Haydi sen!

Artık duy,

Çıksın huy,

Kalk davran

AN BU AN!!!...

Mahmut Gazi Şimşek kimdir?

Adıyaman’ın merkeze bağlı Karıcık köyü; yeni adıyla Atakent beldesinde 1950 tarihinde bir cuma sabahı açtı gözlerini dünyaya… İlkokulu köyünde okuyan şair, son sınıfta babasını kaybedince tahsilini mecburen yarıda bıraktı. Uzunca bir süre baba mesleği çiftçilikle uğraştı. Ancak okumak hep içinde bir ukde olarak kaldı.

Balıkesir’in Edremit ilçesinde 20 aylık vatani görevini yerine getirdikten sonra evlendi ve bir süre inşaatçılıkla uğraştı. 1980 yılında kader ona sanki okuyup yazması için bir kapı araladı ve İl Millî Eğitim Müdürlüğü çatısı altında göreve başladı. Artık düzenli olarak okumalar yapıyor, her çiçekten ayrı ayrı rayihalar biriktirdiği dağarcığındaki mana balını kendi mısralarıyla dillendiriyordu. Aynı dönemde dışarıdan bitirme sınavlarını fırsat bilen şair, ortaokul, lise ve imam-hatip meslek derslerini başarıyla vererek mezun oldu. 1997’de kurum değiştirerek Adıyaman Belediyesi’ne geçti. Belediye bünyesindeki çeşitli birimlerde yönetici olarak görev yaptıktan sonra buradan emekli oldu.

Uzun yıllar gönül verdiği vakıf çalışmaları kapsamında başta gençlik olmak üzere sosyal ve kültürel birçok faaliyete öncülük etti. Edebiyatın yanı sıra din, siyaset ve tarih ağırlıklı okumalar da yapan şair belli dönemlerde aktif siyasetin içinde de bulundu. Mahalli gazetelerde geniş yelpazede kaleme alınan uzun soluklu yazıları yayımlandı. Şair, Yunus Emre’nin sevgi serinliğinin, Mehmet Akif Ersoy’un iman şuasının, Necip Fazıl Kısakürek'in dirayet ve azminin izlerini taşıyan şiirleriyle modern çağa ait olduğu kadim medeniyetin kodlarını hatırlatıyor.

Neler Söylendi?
DİĞER HABERLER
TGC Basın Müzesi Gazeteci Kitapları Sergisi Açtı

TGC Basın Müzesi Gazeteci Kitapları Sergisi Açtı

03-04-2024 - KÜLTÜR - SANAT

"Enkaz 04:17" Depremin Romanı Okuyucularıyla Buluştu

30-03-2024 - KÜLTÜR - SANAT