Savaş, Göç ve Yoksulluk

Aysel Kelekçi Özdemir

27-12-2022 22:31

Her gün bir hezimete imza atan egemen güçler, yeryüzünde fitne fesat çıkararak iyi olan ne varsa hepsini yok ediyorlar. Hiçbir sınır ve kural tanımayan, hiçbir şeyden çekinmeyen ve hiç kimseden utanmayan bu güçler, çocuk, kadın demeden, onurları ayaklar altına almaktan imtina etmiyorlar. Maruz kalınan adaletsiz uygulamalara karşı başvurulacak bir merci de yok. Adalet duygusu yok olmuş. Adalet yara aldığı için tüm bedenleri bir korku sarmış.

Savaşlar, iç çekişmeler sonucu insanlar göçe ve açlığa mahkum ediliyor. Savaş ve göç mağdurları toplumların sosyo-ekonomik durumunu altüst ediyor. Normal bir yaşam standardının çok altında yaşamaya mahkum edilmiş milyonlarca insan topluluğu girdikleri toplumların kimyasını bozuyor. İşsizlik veya ucuz işçilik, eğitimsizlik, fuhşu, madde bağımlılığını, hırsızlığı tetikliyor; topyekûn bir güvensizlik ortamı oluşturuyor.

Her gün gözlerini bu kaosun ve zulmün içinde açan iyi insanlar, güçleri yetmediğinden alıp başlarını daha insani bir yaşam için başka ülkelere, başka beldelere göç ediyor. Doğup büyüdüğü ana yurdunu “egoist kişilerin keyifleri istedi” diye bırakmak zorunda kalan insanların ruh dünyaları kararıyor, büyüklerinden öğrendikleri kin ve nefretle hırçınlaşıp, saldırganlaşmaya başlıyorlar. Haklarını gasp eden, onları yerlerinden yurtlarından edenlerden intikamlarını alamadıklarından her an ateş püskürüyorlar.

Savaşlar, insanlarda yaşama sevincini yok ettiği gibi, vicdanlardaki merhameti ve gönüllerdeki iyilik yönlerini de yok ediyor. Göç eden insanların gözlerine bakıldığında derin bir nefreti görürsünüz. Kimi insanlar daima tok ve hiçbir çaba sarf etmeden hedefine ulaşırken, göç mağduru insanlar yurtsuzluğun verdiği ıstırap ve gölgesi gibi yoldaşı olan yoksullukla, hiçbir hayal kurmadan, kendisine bir hedef seçmeden sadece karın tokluğuna bir yaşam vermekte ve nefsiyle arasındaki en büyük imtihan olan yoklukla sınanmaktadır.

Bu sınavların ara yolu kimi zaman garibanlar ve yoksullar için ölümdür. Gözlerini yumup çaresizlik içerisinde başka limanlara yelken açan mağdurları gittikleri yerlerde ilk karşılayan durum yoksulluktur. Başlarını sokacakları bir dam, üstlerine geçirecekleri bir giysi, bir tas sıcak çorba onlar için hayat memat meselesi haline dönüşüyor. Bu kimsesiz ve yoksul hayata acı acı feryat edip alışmaya çalışıyorlar.

Ey yalnızlık ve ey yoksulluk nesin sen! Gözleri yere düşen bir babanın yüreğini paslı bir hançerle delen sessiz isyan mısın? Nesin sen? Yoksa sokak başlarında dilenen kadınların yüreklerindeki feryatların burktuğu, yüzlere yansıdığı acı mısın? Yoksa sevgi ve merhametten yoksun bir hiç misin? Nesin sen? Tartısını minik elleriyle kucağında tutmuş ve beton zeminin üzerinde oturduğu yerde öylece uyuyakalmış çocuğun cebine giren günah mısın? Nesin sen ey…?

ayselozdemir063@gmail.com

 

 

DİĞER YAZILARI Doğanın Kucağında 01-01-1970 03:00 Yılın Beşinci Mevsimi 01-01-1970 03:00 Zihinsel Özgürlük 01-01-1970 03:00 Modernizmin Kadın Sorunu 01-01-1970 03:00 Toplumun Mihenk Taşı Aile 01-01-1970 03:00