DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Aysel Kelekçi Özdemir
Aysel Kelekçi Özdemir
Giriş Tarihi : 07-01-2023 02:10

Zihinsel Özgürlük

Üstümüze serpilmiş ölü toprağını üzerimizden atıp, benliğimizi esir almış tüm esaretlerden, izlerden kurtulmak için içimizdeki çelişkilerin, parçalanmışlıkların farkına varalım. Hayatımızın son derece mekanik olduğunun farkına varmamız için kendi dünyamızda bir yolculuğa çıkmalıyız. Şunu çok iyi anlamalıyız ki; tabiatında taklit olanlar daima başkalarının kabullerinin esiri olurlar. Kendi olmayı unutan insanlar daima kültürün kölesi olur ve mevcut kurallar neyse ona uyar.

Bu durumda da insanlar kendilerinden uzaklaşırlar. Doğaya ve dünyaya baktığı zaman insan, şunu görebilir; hiç kimse hiçbir şeyin sahibi değil. Fakat ne hazindir ki; dünyayı, her şeyin sahibiymiş gibi gücünü güçsüzden alan egoist kişilikler yönetiyor. Dolayısıyla onların dediği her şey ya yanlıştır ya da doğru. Kendi ekseninde boş boş dönen insandan daha tehlikelisi yoktur. Dünya kurulduğundan bu yana, insanı tapınaklar, inançlar, izler bölmüş.

Kendi olmayı unutan insan başkasının malzemesi olmaktan kurtulamaz. Bu manada ortam değiştirse de onun için hiçbir anlam ifade etmez. Çünkü gideceği yere şartlandırılmış bulanık zihniyle gider. Oysa realite, bir insan bilgisi başka bir insana onu tanıtamaz. Ama insan kendi kendisini tanıyabilir ve iç dünyasında nasıl bir psikolojiyle yaşadığını öğrenebilir. Ve hakikatin ne olduğunu görebilir.

Hakikat başkalarını eleştirmeden, başkalarına sataşmadan önce, kendisinin insanlığa yaşam adına ufuk açıcı yeni bir şey inşa edip etmediğidir. Tüm kültürel oluşumlardan arınan insan, akşam, günbatımından sonra gecenin olacağına inanmaz, bunu bilir. Zihin özgürlüğü olmayan insan kendi içinde korkular üretir. Korkular olduğu müddetçe, zihin hakikati algılayamaz. Karanlıktan aydınlığa çıkamaz. Korkunun olduğu zihinlerde kıskançlık ve şiddet vardır.

Korkuyla yaşayan kişilerde tüm kötülükleri görebiliriz. Yeri geldiğinde yaptığı kötülük karşısında vicdanı sızlasa da bu uzun sürmeyecektir. Korkularımızdan kurtulmadığımız müddetçe etrafımıza ateş püskürtmekten, zarar vermekten geri kalmayız. Zira korku içimizdeki şiddetti artırıyor. Kültürün tekelinde, gördüğümüzü, öğrendiğimizi tekrarlamaktan öteye geçmiyor, rutin bir tekrarlama içinde dönüp duruyoruz. Ömrümüzün nerelerde heba olduğunu, uzun uzun düşünmeliyiz.

Tanımalıyız kendimizi. Günlük hayatımızdaki davranışlarımızı, uğraşlarımızı, konuşma tarzımızı, en çok neden korktuğumuzu, neden endişe duyduğumuzu bilmeliyiz. Endişe duyduğumuz evimiz mi, işimiz mi, arabamız mı, çocuklarımız mı, ne? Tüm bunları ve daha fazlasını bilmeliyiz. İçimizdeki saklı kişiliğimizi bir gözlemcinin gözüyle gözlemlemeliyiz. Ancak o zaman içimizde bir düzenin olup olmadığını anlarız. Doğa belli bir düzen çerçevesinde hareket eder.

Sağlıklı bir yaşam için içimizde bir düzenin olması şart. Aksi takdirde özgür olmayan bir ruhla zindan hayatımız devam eder. Kültürel yapının etkisinde kaldığımız bir diğer önemli hususta ölüm. Ölümü bilmeliyiz, tanımalıyız. Başkalarının deneyimlerine göre bir yaşam sürdüğümüz için yerinde ve sağlıklı kararlar veremiyoruz. Doğruyu, doğru yerde ve doğru zamanda yapmamız için zihnin kültürün yanlış bilgisinden kurtulması gerekir. Zihin tamamen bütün korkulardan temizlenmelidir.

Çünkü insan bilinmeyenden her zaman korkar. Ölümü bilirsek neleri kaybedeceğimizi de biliriz. Aksi halde zihnimizde korkular olduğu müddetçe, zihnimiz doğruyu göremez ve karanlığın girdabında bocalayıp durur. Oysa her insan bir dünya, dünya da insanlardan ibarettir. Bu yalın gerçeği görüp içinde yaşadığımız toplumun bizim bir parçamız olduğunu unutmadan, evvela toplumun yapısını değiştirmeden kendimizi değiştirmeliyiz. Biz içinde yaşadığımız kültürün birer parçasıyız.

Sözgelimi birey okursa toplumda okur. Birey haksızlığı görürse toplumda görür. Birey siyah beyaz ayrımı yapmadan severse toplumda sever. Birey güçsüzün elinden tutarsa toplumda tutar. Zihnin özgürlüğü, toplumsal yaşamın düşüncede yansımasının etkileri üzerine kurulmuştur. Toplumda yerleşik düzenin insanlara empoze ettiği bilgiler, küçük yaştan itibaren bireye sirayet eden, alışılmış bilgilerdir. Bu bilgiler, o toplumun kültür ve yaşam biçiminin göstergesidir.

Bilgi ve bilime dayalı toplumlarda birey, sürekli olarak gelişmeyi takip ederken, geri kalmış toplumlarda, bu gelişme ters orantılı olarak gelişir. Bu durumda; insanlar, egemen kültür ve ideolojilerin etkisi altında kalır. Örneğin birey ırkçı, tekçi, kendi ulusunu üstün gören kafatasçı ideolojinin tek doğru olduğunu sanır. Diğer halkların ne düşündüğünün onun için bir önemi yoktur. Gelişmiş toplumun bireyleri, hakim ulus ideolojilerinden etkilenmiş olsa bile, insan odaklı bakmayı da öğrenmiştir.

Düşünce; yaşadığın coğrafyadaki toplumsal karakterin ve davranışın özelliklerinden bağımsız değildir. Soyut bir kavram olarak düşünce, maddi alt yapısı olmadan bir anlam ifade etmez. Anlamamız gereken temel konu şudur; “İnsan düşüncesini belirleyen, içinde yaşadığı koşullardır.” Toplumsal bilinç bu şekilde oluşur. Zihnimize kazınmış olan yerleşik ve geleneksel düşünceler, davranışlarımızı belirler. Birey olarak zihinsel özgürleşmenin yolu, yaşadığımız coğrafya başta olmak üzere, doğanın ve toplumun yasalarını doğru analiz edip, bundan doğru sonuçlar çıkarmamızla ancak mümkün olabilir.

Dünyada, çok farklı bakış ve ideolojiler vardır. Bilimselliği kanıtlanmamış her düşünce soyuttur. Felsefi olarak, fizikle, fizik ötesi kavramları ayırt edebilen zihinler özgürleşmiş sayılır. Eğitim bunun için vardır. Eğitim, bilime dayalı bilgi olmadan, düşündüğümüz anlamda, eğitimden sayılmaz. İnsan doğası gereği bilgi edinmeye yatkındır. Çünkü; düşünmeyi bilen bir varlıktır. Elbette insan ve insanlar, yaşam içerisinde yanlış bilgileri doğru gibi algılayıp onun üzerinden düşünce üretirler.

Bu düşüncelerin temel kaynağı, sınıfsaldır. İktidar erkini elinde bulunduran sınıf, topluma kendi ideolojisini empoze ederken, sistemin bütün araçlarını kullanarak dezenformasyona başvurur. Zihinde devrim; eskimiş ve alışagelmiş düşünceleri reddetmekle olur. Bilgi; eskinin yerine bir yeniyi koymakla gerçekleşir. Düşünemeyen insan; hiçbir zaman özgürleşemez. Düşünce, bir devinimdir. Sorgular ve sonuca gider. Özgür bireyler olarak toplumdaki yerimizi alıp, gelecek kuşaklara bir yol açmak bizim sorumluluğumuzdadır.

ayselozdemir063@gmail.com

NELER SÖYLENDİ?
@
NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
  • 1GALATASARAY3081
  • 2FENERBAHÇE3079
  • 3TRABZONSPOR3049
  • 4BEŞİKTAŞ3046
  • 5KASIMPAŞA3043
  • 6RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ3042
  • 7ÇAYKUR RİZESPOR3042
  • 8BITEXEN ANTALYASPOR3041
  • 9YUKATEL ADANA DEMİRSPOR3039
  • 10CORENDON ALANYASPOR3039
  • 11EMS YAPI SİVASSPOR3038
  • 12YILPORT SAMSUNSPOR3036
  • 13MONDİHOME KAYSERİSPOR3036
  • 14MKE ANKARAGÜCÜ3033
  • 15ATAKAŞ HATAYSPOR3033
  • 16TÜMOSAN KONYASPOR3033
  • 17GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ3031
  • 18VAVACARS FATİH KARAGÜMRÜK3030
  • 19SİLTAŞ YAPI PENDİKSPOR FUTBOL3029
  • 20İSTANBULSPOR3013
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA