Adıyaman’da yaşanan depremden sonra ailelerde yaşanan sorunlarla birlikte bu durumun direk olarak boşanma davalarına kadar gittiğini söyleyen Adıyaman Barosu Avukatlarından Özge Önge Yumuşak, deprem sonrası yaşanan sürece değindi.
“6 Şubat depremi artık kişilerin psikolojik olarak son noktası olmuştur”
Adıyaman’da deprem sonrasında artan boşanma davaları hakkında değerlendirmede bulunan Avukat Özge Önge Yumuşak, “6 Şubat Kahramanmaraş depremi sonrası Adıyaman başta olmak üzere toplam 11 ildeki vatandaşlar maddi ve manevi açıdan derinden etkilenmişlerdir. Bu durum insanların psikolojisini olumsuz yönde etkilemiş, hayatı daha çekilmez ve baş edilemez hale getirmiştir. Bu durum elbette aile birliğinin bozulmasına sebep olmuş ve büyük ölçüde boşanma davalarını etkilemiştir. Deprem sonrası oluşan boşanma davalarının çoğu; depremin etkenlerinden kaynaklanan eşlerin ruh sağlığı olarak çöküntü içerisine girmesi; birbirine karşı olan saygının ve tahammülün ortadan kalmasından kaynaklıdır. Yaşanan doğal afet sonucu kişilerde şok, şaşkınlık, öfke, çaresizlik, güçsüzlük, güven kaybı gibi duyguları ortaya çıkarmıştır. Aile kavramının temelinde güven yatar. Eşlerin deprem sonrası birbirine güveni önemli ölçüde azalmıştır. Ayrıca konutların yıkılması ve buna bağlı olarak yaşamın daha dar alanlarda olması kişilerin öfke problemini ortaya çıkarmış ve kavgalar artmıştır. En ufak sorunda tartışmalar büyümüş, depremden kaynaklı yaşanan sorunlar sebebiyle bile sürekli tartışmalar yaşanmaktadır. Bu öfke probleminin Covid 19 virüsünden kaynaklı pandemi sürecinde temelleri atılmış ve 6 Şubat depremi artık kişilerin psikolojik olarak son noktası olmuştur. Boşanma davalarında taraflar çoğunlukla “Depreme kadar aramız iyiydi, deprem sonrası sürekli kavga etmeye başladık” gibi söylemlerde bulunmuşlardır. Sadece depremden etkilenen 11 ilimiz değil, tüm Türkiye bu durumdan olumsuz olarak etkilenmiştir. Ayrıca ekonominin kötüye gitmesi parasal olarak sıkıntılara yol açmış ve eşlerde huzursuzluğa neden olmuştur. Bu durum boşanmaların daha da artmasına sebep olmuştur. Çoğunlukla boşanmak için gelen taraflar avukatın psikoloğa yönlendirmesi sonucu boşanmaktan vazgeçtikleri ve evliliklerin terapi sonrası daha da sağlıklı bir şekilde ilerlediği gözlemlenmiştir. O halde çift terapisinin evliliği ayakta tutması bakımından önemi büyüktür. Eşler depremden olumsuz olarak etkilendikleri için tartışmaların ve yaşanan kavgaların bilincinde değildir. Ayrıca toplumun dayattığı psikolojik baskılar sonucu eşler çift terapisine gitmenin ayıp olduğunu düşünmektedirler. Kanaatimizce evlilik birliğinin bozulmaması için ailelere çift terapisinin önerilebileceği ve gitmeleri için teşvik edilmeleri gerektiği yönündedir” dedi.
Haber: Ömer Karakuş
