Ayrıca vize ve bürokrasi konularında Bavyera Eyaleti Ekonomiden Sorumlu Şehir Bakanı Clemens Baumgärtner’in sağladığı kolaylıkların, uluslararası iş dünyasına verilen destek açısından önemli olduğunu ifade etti. Yıldırım, “bizim başarımızda Sayın Baumgärtner’in büyük bir rol oynadını belirtmek isterim, dolayısıyla Münih Belediye Başkanı seçimlerinde de kendisini destekleyeceğimiz kesin” diyerek seçmen Türk toplumununa da mesajını iletti.
Bavyera Eyaleti farklı toplumların buluşma noktası
Münih Belediye Meclisi Üyesi Deli Balidemaj, konuşmasında şu sözlere yer verdi:
“Birlik içinde yaşam, Münih’i gerçek anlamda uluslararası bir şehir yapıyor. Farklı kültürlerden gelen toplulukların burada güçlü şekilde varlık göstermesi, uyumun ve ortak hedeflerin mümkün olduğunu gösteriyor.”
Bu yaklaşım, Bavyera’daki Türk toplumunun da artık yalnızca bir göçmen topluluk olarak değil, sağlık, eğitim ve girişimcilik alanlarında aktif katkı sunan bir yapı olarak görülmesini sağlıyor.
Münih Göçmenler Meclisi Üyesi Mursal Noorzai, “Türk toplumunun Münih’te ve Bavyera genelinde güçlü kökler salmış bir topluluktur” diyerek Türk toplumunun entegrasyondaki etkin rolüne vurgu yaptı.
Kentte yaklaşık 200 farklı kültürden insanın yaşadığını belirten Noorzai, her dört kişiden birinin göçmen kökenli olduğuna dikkat çekti:
“Bu çeşitlilik Münih’i zenginleştiriyor. Artık göçmen kökenli topluluklar sadece misafir değil, şehrin asli unsurlarından biri. Ayrıca, CSU’lu Belediye Başkan Adayı Clemens Baumgärtner seçildiği takdirde, Göçmenler Meclisi’nin adının ‘Uluslararası Danışma Kurulu’ (Internationaler Beirat) olarak değiştirilmesini istiyoruz. Bu isim değişikliği, göçmen kökenli toplulukların yalnızca ‘göçmen’ olarak değil, uluslararası ve kalıcı bir topluluk olarak görülmesi açısından önemli bir semboldür”dedi.
Uluslararası uyum ve iş birliği modeli Bavyera öncü olabilir mi?
Panelde öne çıkan görüşlerden biri de şu: Bavyera, kültürel çeşitliliği, ekonomik gelişmişliği ve sosyal uyum politikalarıyla Avrupa’da örnek teşkil edebilecek bir “entegrasyon modeli” oluşturmaktadır. Türk toplumu başta olmak üzere göçmen kökenli girişimcilerin desteklenmesi, bu modelin başarısı için anahtar rol oynuyor.
Bu çerçevede, sağlık sektörü sadece tedavi alanı değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma, uluslararası diplomasi ve toplumlar arası anlayış için bir araca dönüşüyor.
Sonuç olarak, Türk toplumu ve diğer uluslararası toplulukların Bavyera’ya katkısı artık sadece istihdam ve demografiyle sınırlı değil, vizyoner yatırımlar, sağlık hizmetleri ve pozitif politik diyaloglarla eyaletin geleceğine yön veriyor. Bu çok yönlü iş birliği modeli, Avrupa genelinde örnek alınabilecek bir dönüşümün habercisi olabilir.
Haber: Tevfik ŞENDÖL
Ömer Karakuş
















