Ülkenin Geleceği

M.Ali Öztürk

07-01-2023 23:02

 

Tarihten günümüze kadar yüzlerce devlet yeryüzünde hüküm sürmüştür. Bazı devletler kurulma aşamasında yıkılıp giderken, bazı devletler uzun süre hükümranlık sürmüştür. Bu devletin vatandaşlarının yaşam kalitesi de tartışılmaz bir seviyede olmuştur. Şöyle tarih sayfalarını karıştırdığımızda uzun süre zamana meydan okuyan devletlerin yapı taşları olan çocukları, en güzel şekilde eğittiklerine şahit oluruz. Devletler şunu çok iyi biliyordu.

Bugün çocuk olan, okul parkında oyun oynayan gelecekte çok iyi mevkilere gelip kendi ülkesinin tarihinde çok büyük değişikliklere imza atabilir. Biz de şunu çok iyi bilmeliyiz; parkta oyun oynayan bir çocuk, ne kadar üstünü başını kirletirse kirletsin, ne kadar koşturup etraftaki insanları rahatsız edecek şekilde davranırsa davransın, çocuğu güzel şekilde uyarıp onun günün birinde ülkenin kaderini değiştirecek bir şahsiyet olacağı kanısıyla, sırtını sıvazladıktan sonra tebessümle oyun oynamasına izin vermeliyiz.

Şöyle diyebilirsiniz; “Sokakta gördüğümüz her çocuk ülkenin kaderini mi değiştirecek? O zaman ikide bir ülkenin kaderi değişir. Öyle bir durumda ülke kaostan kurtulamaz!” Tabii ki bu fikre katılmamak elde değil, fakat şunu unutmamak gerekir ki bir ülkenin gelecekteki durumuna bakmak istiyorsanız yetişen nesillere bakmanız yeterlidir. Çünkü toplum içerinde yetişen her bir birey toplumda bir yer işgal edecektir.

Anne babası tarafından gerekli İlgiyi görmeyen, hep suçlanan, azarlanan, yaptığı en küçük bir yaramazlık günler sonra da olsa kendisine hatırlatıp suçluluk duygusunu yaşamasına sebebiyet verildiği için hep kendi köşesine çekilen, anne veya babasına gerçek anlamda nasıl davranacağını bilmeyen, onların sevgisini üzerinde hissetmeyen bir çocuk, parkta oyun oynarken arkadaşları kendisine ne zaman kızacak, nerede hata yaparsa arkadaşları nasıl bir tepki ortaya koyacak gibi düşüncelerle oyun oynasa o çocuk oynadığı oyundan ne kadar zevk alabilir?

Takım ruhunu ne kadar kavrar? Büyüdüğünde esnaf olsa gelen müşterileri hep kuşkuyla karşılamaz mı? Müşteri konuşurken kendisini nasıl eleştirecek diye ağzının içine bakmaz mı? Müşterisinden kuşkulanan, yapılan her davranışta savunma durumuna geçen esnaf kendi mesleğinde başarılı olabilir mi, buna ihtimal veriyor musunuz? Bu davranışları sergileyen kişi gerçek anlamda vatanına ve milletine faydalı olabilir mi?

Diyeceksiniz ki “Ne ilgisi var?” Gelen her müşteriye kuşkuyla bakan, sorgulan, güvenmeyen bir kişi çıkarılan yasalara, yönetmenliklere ne kadar güvenebilir? Bir ülkede vatandaşla devlet arasında güvenin yok olmaya yüz tuttuğu zaman o devlet yok olmaya, tarihin karanlık sayfaları arasında yitip gitmeye mahkûmdur. Yaşam serüvenimiz devam ederken bizi ve ailemizi doğrudan etkileyen unsurların başında sağlık gelir.

Bu süreçte hastalandığımızda tedavi olmak üzere hastaneye gidip tedavi olmaya çalışırız. Zaman zaman hastalığımızın boyutu çok ciddi olabilir. Eğer bizi tedavi eden doktor çocukluğunda değersiz bir birey muamelesi görmüşse, hırpalanmış ve belli bir kimliğe kavuşamamış ise bu eksikliklerle kuşatılmış bir doktor, kendi konusunda ne kadar uzmanlaşsa da hastalarını bir müşteri gibi görüp tedavi sonucunda hastanın vereceği parayı düşünür.

Böyle davranan doktorların yeri geldiğinde insanlıktan, dürüstlükten bahsetmesi ne kadar yerinde olur? Bu davranışı sergileyen doktor çocukluğunda kimliğini kazanmış olsaydı, hırpalanmamış olsaydı, kendisine insan olduğu için değer verilseydi o da hastalarını müşteri olarak değil de bir insan olarak görüp tedavisini en güzel şekilde yapardı. Sonra, hastanın maddi durumu yoksa tedavi masraflarını gerekirse kendisi ödeyip hastanın duasını alırdı.

Ülkemizde birçok doktorumuz bu iyi niyet çerçevesinde hareket ediyordur. Vatandaşımızın cebinde gözü olmayan doktorların yetişmesi için aileler çocuklarının kimliğini kazanmış, kendisiyle ve toplumla barışık bir şekilde yetiştirmelidir. Tabii ki okuyan her öğrenci doktor olacak değil fakat bu tür doktorların varlığı toplumun vicdanını sızlattığından örneğimiz doktorlarla ilgili oldu. İşinin erbabı olup mesleğini hakkıyla yapmaya çalışan doktorlarımızın bu konuda da bana hak vereceklerine inanıyorum.

Sizler de değişik mesleklerde kimliği oluşmadan hareket eden insanlarla karşılaşmışsınızdır. Şunu çok iyi bilmeliyiz, çocukluk döneminde iyi yetişemeyen kişiler toplumun kanayan yarası gibidir. Toplumumuzun geleceğinin parlak olmasını istiyorsak çocuklarımızı en güzel şekilde yetiştirmeliyiz. Yüzü ak, kalbi temiz nice nesiller dileğiyle…

oz-mali@hotmail.com

 

 

DİĞER YAZILARI Bırakın Çocuklar Eğlensin 01-01-1970 03:00 Bireyselliğin Olumsuzlukları 01-01-1970 03:00 Beyinlerin Elitliği 01-01-1970 03:00 Beyindeki Çöp Kutusu 01-01-1970 03:00 Başarı Bedel İster 01-01-1970 03:00