Değerli hemşerilerim, Yine bir yazı ile sizlerleyim. Türkiye gibi ülkelerde, az gelişmiş, gelişmekte olan ülkelerde bazı meslekleri yapmak, bu mesleğin gereği faaliyetleri sürdürmek gerçekten de çok zor ve güçtür. Özellikle kamuya yönelik “halkın çıkarlarını önceleyen” bir mesleği yapmak ve bu mesleği sürdürmek, her şeyden önce bir “adanmışlığı, özveriyi ve fedakârlığı” göze almayı icap eder.
Bugünkü yazımda yine üzücü ve ülkemizin son yıllarda ballandıra ballandıra reklamını yaptığı imaja ters düşen, özellikle biz gazetecileri derinden üzen bir olaydan bahsedeceğim. Olay, Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı’nda (KUDAKA) cereyan etmiş. Pusula gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Sevda Güneş İncesu ile aynı gazetenin Yazı işleri Müdürü Cihat İncesu arkadaşlarımız gazetecilik yaptıklarından dolayı, bir devlet kurumunda/kuruluşunda önce sözle sonra da fiziksel olarak çirkin şiddete maruz kalmışlardır.
Pusula gazetesi Genel Yayın Koordinatörü Sevda Güneş İncesu, köşe yazısında, Erzurum Ticaret Borsasının KUDAKA’YA sunulan bir projesinden bahsedip bunun takipçisi olarak, bu projenin akıbetini sormuş. Öte yandan Kuzey Anadolu Kalkınma Ajansı, bu süreçlerde Palandöken Kaymakamlığı’nın ve Pasinler Ticaret Odası’nın projelerine 260 bin TL’lik bir bütçe ayırmış. Arkadaşımız Sevda Güneş İncesu da, bir devlet kuruluşunun her şeyden önce “kamu yararını ve yurttaşların menfaatlerini” dikkate alarak faaliyet sürdürmesi gerektiğini belirten yazılarıyla bu hususları irdelemiş.
Her şeyden önce… Bu şekildeki kamu adına, kamunun üstün çıkarlarının gözetilmesi için çalışan, çabalayan basın emekçilerinin darp edilmelerini kesinlikle kabul etmiyoruz. MESLEKTAŞLARIMIZIN YANINDAYIZ. Gazetecilerin bir tuzak minvalinde devlet kuruluşuna çağrılarak, önce bir odaya davet edilip sanki açıklama yapılıyormuş havasıyla bekletilmeleri ve sonra odaya KUDAKA’DAN bir memur/yetkili/çalışan/görevli niteliği her ne ise girerek, gazeteci arkadaşlarımıza önce sözlü sonra da fizikî olarak eylemde bulunmasını, kesinlikle KABUL ETMİYORUZ.
GAZETECİ arkadaşlarımızın arkasında olduğumuzu ve bu olayın fikrî takipçisi olacağımızı, buradan yazımızdan da açıkça beyan ediyoruz.
Türkiye’de kan kaybı yaşandığı aşikâr bir durumdur. Artık biz gazeteciler olsun eli kalem tutan kişiler olsun, yazmaktan da ifade etmekten de usandık. Tabii böyle üzücü hadiseler oluyor diye de biz basın çalışanları olsun; muhabirler olsun köşe yazarları olsun, SUSACAK değiliz. Böyle olaylar olmaya şu anki Türkiye siyaset konjonktüründe de devam edecek gibi. Gazeteciler eğer yazmaz ve konuşmaz ise bu yönde “yaptım oldubitti” vakaları, ülkemizde normalleştirilerek devam edecektir.
Bugün, Türkiye’de… Adalet yoktur. Devlet mercilerine güven kalmamıştır. Özellikle politikacıların aymaz tavır ve tutumlarından dolayı ne siyaset kurumuna ne de siyasetçilerin bizzat kendilerine itimat kalmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin işlevsizleştirildiği bir memleket ortamında, adalet ve güvenlik duyguları sadece yazılı kâğıt üzerinde maddi bir unsur olarak durmaktadır. Uygulamaya geldiğimizde ortada yeller esmektedir.
Siyasi iktidarın bu yönde yaşanan hadiseler noktasında bürokratik makamlarda bulunan kişiler üzerinde tam ve hukuki denetim ve kontrol sağlayamaması, buralarda partizanlık ve kadrolaşmadan ötürü yetki sahiplerinin sahip oldukları makamın sevk ve idare gücünü kafalarına göre işletmeleri, yaşananların siyasi iktidarlardan bağımsız değerlendirilmesine neden olmamalıdır.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ bir bütündür; gazetecilerin vatandaşların ödedikleri vergilerle tesis edilen merkezi bütçe kalemlerinin nerelere ve nasıl harcandığını sorması, sorgulaması, toplum nazarında takipçisi olmaları, kamunun âli çıkarlarını gözetmeleri bir lütuf değil; ANAYASAL KORUMA ALTINDA olan bir haklarıdır. Gazeteciler, meslekî sorumluluklarını yasa ve anayasa zırhı altında, devletinin bölünmezliğine ve bütünlüğüne zarar vermeyecek bir biçimde yerine getirirler.
Yazımızı bitirirken, gazeteci arkadaşlarımıza yapılan bu menfur saldırı girişimini kabul etmediğimizi, onaylamadığımızı tekraren bildirir, bu tür üzücü olayların bir daha tezahür etmemesi için de bu saldırı hadisesinin takipçisi olacağımızı da açıkça ilan ederiz.
cemilsarbas@hotmail.com