(Bağımsız Kürsü)
Allah aşkına çözün şu sorunu diyeceğim; öyle güzel günlerde güzel nutuklar atmak kolay. Adıyaman’ın il oluşunun 68. yıl dönümünü kutlarken yok efendim, “ADIYAMAN, ÜLKEYE MODEL BİR ŞEHİRDİR” Yok efendim, ADIYAMAN’A, GIPTA İLE BAKILIYOR” “ADIYAMAN, KALKINMADA GELİŞME GÖSTERDİ” mesajları hoş güzelde, bazı gerçeklere bakılınca bunlar karın doyurmuyor!
Adıyaman’ın il oluşunun 68. yıl dönümünden 2 yıl geriye gidersek, 66 yıl bu memlekette bedava ekmek kuyruğuna rastlanmamıştır. Vardı diyen çıkıp izah etsin! Yardıma muhtaç insanlarımız vardı, ancak Adıyamanlı fakirine sahip çıkar, el altından gerekli yardımı yapardı!
Şimdi fırın önlerinde kadınlarımız, genç kızlarımız, 80 yaşındaki büyüklerimiz, utanarak, sıkılarak birkaç ekmek alabilmek için kuyruklara giriyor, bu kuyruklar belli fırınların önünde günden güne uzarken, bazı fırınların önlerinde bekleyen çocuk ve kadınlarımız “bize ekmek alabilirmişsin” der gibi gelen geçenlerin gözünün içine bakıyor!
Bu memleketin sırtından milyonluk araçlara binip, milyonluk makam odaları döşeyen, yüksek maaşlar alan kuruluşlara sesleniyorum. Başta İlin Valisi olmak üzere Belediye Başkanına, Ticaret ve Sanayi Odası, Esnaf Birlikleri, Esnaf Kefalet Kooperatifleri, Siyasi Partiler, Tabip Odası, Baro, Ziraat Odası, Muhasebeciler Odası, Sendikalar ve Vakıflar ile tüm derneklere sesleniyorum!
Öyle, vatandaşın hoşuna gidecek güzel nutuklar atmayla sorunlar çözülmüyor. “Adıyaman’a, Gıpta ile Bakılıyor” demek bu yardıma muhtaç insanlarımızın yarasına merhem olmuyor!
Ekmek kuyruğuna giren bu vatandaşlar sizden öyle, et, süt, yumurta, pirinç, yağ falan istemiyor, onları çoktan unuttuk ancak, “ekmeksiz olmuyor” diyor!
Evet, bir daha sesleniyorum; Adıyaman bu utanç tablosuna layık bir il değil. Hep birlikte bir dayanışma seferberliği başlatıp bu sorunu çözmek sizlere düşüyor!
BUYURUN MEYDAN SİZİN!
BU ŞEHRE 17 KATLI REZİDANS YAPMAK!
SELAHATTİN KELEŞ, kendisini tanımam. M.EMİN DANIŞ’IN yönettiği “ADIYAMAN DOĞRU HABER GAZETESİN’DE” yaptığı açıklamada, uzun yıllar yurt içi ve yurt dışında ticaret yaparak para kazandığını ifade ediyor. “Amacım kar etmek değil, ADIYAMAN’A vefa borcumu ödemek istiyorum. Ekonomik anlamda yeterince imkanım var. Amacım, sadece ADIYAMAN’A olan manevi borcumu ödemek. O nedenle şehir merkezine “PRESTİJ” kazandırmak üzere “17 KATLI REZİDANS” yapmak istiyorum.” DİYOR.
EMEKTEN GELEN DEĞERLİ HEMŞEHRİME DERİM Kİ: ADIYAMAN birinci derecede deprem bölgesi, 17 katlı inşaata izin yok. Bununla bu kentte vefa borcunuzu ödemek istiyorsanız, CUMHURBAŞKANI’NIN DA son zamanda pişmanlık duyup, “DİKEY MİMARİ YOK, YATAK MİMARİ” dediği yatay mimari ile gerçekleştire bilirsiniz.
ANCAK, benim size bir önerim; ADIYAMAN’A “17 KATLI REZİDANS” yaparak “VEFA” borcu ödenmez. Bakın, fırın önlerinde ekmek kuyruklarına giren insanlarımız içimizi yakıyor. Bu dar gelirli fakir fukara ailelerin çocuklarının evlerinde ders çalışacak yerleri yok. Bunlar bu ülkenin gelecekleri, LGS, KPSS, LYS gibi sınavlara hazırlanıyorlar. Ancak, şehir merkezindeki İL KÜTÜPHANESİNDE yer bulup ders çalışmak için saatlerce yürüyüp sıra kapmak için yarışıyorlar.
Anladığım kadarıyla siz emekten gelmişsiniz, anlarsınız bu dar gelirli fakir insanların halinden. ADIYAMAN'IN 33 mahallesi var. Hiçbirinde bu öğrencilerin faydalanacağı “MAHALLE KÜTÜPHANESİ” “ETÜT MERKEZİ” yok. Hiç olmasa 2-3 dar gelirli mahallelere DEDENİZİN-ANANIZIN-BABANIZIN adına bu hizmetleri götürüp, o insanları mutlu edin.
Bence, ADIYAMAN’A “VEFA” ve “MİNNET” borcunuzu,”17 KATLI REZİDANS” yaparak değil, bu hizmetleri yaparak ödeyebilirsiniz. Sizin gibi birçok varlıklı insanlara da örnek olursunuz!
HAYDİ, KOLAY GELE… SELAMLAR.
mahmuttekin02@hotmail.com