Cumhuriyet, 102 yıl önce başlamış ve sonsuzluğa uzanan bir yolculuktur. Kendini sürekli yenileyen, güçlenerek ilerleyen, enerjisini kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten alan bir değerler bütünüdür. Cumhuriyeti, okula yeni başlayan bir çocuğun gözlerinde bulursunuz. İşe adım atan bir gencin umut dolu bakışlarında hissedersiniz. En uzak köydeki bir okulun sıralarında hayal kuran ve "Ben de bir gün cumhurbaşkanı olabilirim" diyen bir çocuğun düşlerinde görürsünüz.
O, fabrikadaki üretimde, tarladaki emekte; başınıza bir şey geldiğinde polisin ve jandarmanın sağladığı güvenlikte; adil bir yargılanma sürecinde hissedilir. Kul olmaktan birey olmaya geçişteki o büyük dönüşümün mucizesinde Cumhuriyet vardır. O, mülkünüzün tapusunda, banka hesabınızın güvencesinde, okul diplomanızın sağladığı teminatta hissedilir. Sosyal yardıma muhtaç olduğunuzda devletin yanınızda oluşunda Cumhuriyet hayat bulur.
Benim için Cumhuriyet, bir köy okulunda başlayıp Türkiye'nin en köklü partilerinden birinin ilçe başkanlığına kadar yükselmek ve nihayetinde "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" denilen Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görev alabilmektir. Bu, Cumhuriyetin insana sunduğu eşitlik ve fırsatlar dünyasının en somut ifadesidir. Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı’nda şehit olmuş Mehmetçiğin kanlarıyla sulanmış bayrağımızın dalgalandığı her yerde bulursunuz.
Bir çift mavi gözün işaret ettiği muasır medeniyetler hedefine yürüyen kadınlarda, gençlerde, yaşlılarda ve çocuklarda Cumhuriyetin ışığını görürsünüz. Cumhuriyet, bizlere bu aziz toprakları yeniden vatan yapan yönetim anlayışının adıdır. Onu, 23 Nisan’da çocuklarımıza armağan edilen bayramdaki sevinçte; 19 Mayıs’ta gençliğe sunulan bayramın ruhunda; 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın manasında; ve 29 Ekim’de Cumhuriyetin yıl dönümünde her seferinde Mustafa Kemal Atatürk’ü yeniden hissettiğimiz anlarda yaşarız. Cumhuriyet, hepimizin özgürce varoluşunun müjdesidir. Bu nedenle ve sayısız başka sebep dolayısıyla, Cumhuriyetimiz bu topraklarda sonsuza dek yaşayacaktır.
hanificvs@gmail.com
