Efendim…
Sen ki âlemlerin fahri ve sen ki rabbin gözbebeği;
Varlık âleminin öyküsü senin varlığınla başladı.
Önce sen var edildin sonra varlığın hürmetine âlem.
Levlâke dedi ya Allah, şimdi âlemler sükûtta,
Her zerre her küre nasıl da varlığına hürmette.
En güzel ayna sendin efendim iki cihana,
Âlem sende seyretti rabbini ve kendini.
Senin engin yüreğindi rüzgârlara yön veren
Senin sağlam duruşundu dağlara yol olan
Denizler senden öğrendi dalga öncesi sessizliği,
Güneş, cemalini seyrederken fark etti her yeni günün bir doğum oluşunu.
Kamer’in ikiye bölünüşü senden uzaklığın işareti miydi yoksa efendim.
Bülbülün derdi gül, gülün derdi değildi bülbül,
Bülbülün güle, gülün bülbüle bakınca gördüğü sendin efendim.
Âşıklar sana diye yazdı aslında onca sözleri maşuklarına,
Aşk da sen sevda da sendin efendim.
Seni göremesek de dünya gözüyle,
Ruhumuz her daim ayak izinde.
Ne çok sevdin bizi ta ezelde,
“Kardeşlerim” sözün yankılanır daim yüreğimizde.
Büyük, sevince daha kolay severmiş küçük onu,
Sevmesen bizi sevebilir miydik seni efendim?
Allah, sevdiği kuluna yardım edermiş ya kendisini anması için,
En güzel anışlar en güzel dualar senin dilinle güzel efendim.
Varlığının Cennetinde huzurla salınır gönlüm,
Seni andıkça kalbim; yokluğunu hiç görmedim.
Özlemek, en büyük gurbet midir yüreği olana?
Özlem de sana gurbette sanadır efendim.
Sen gülünce; âlem baharı yaşar,
Düşmanına dahi zemheri olmadın bugüne kadar.
Ne zaman seyre dalsa gözlerim;
O engin çocuk yüreğini özlerim
rukiyeb292@gmail.com