Başta siyaset olmak üzere, çeşitli alanlarda vaktiyle önemli bir konumda bulunan, Türk siyaset tarihine damgasını vuran, Millî Görüş davasının manevi lideri merhum Necmeddin Erbakan Hoca, hep şunu söylerdi: “Önce ahlak ve maneviyat.”
Çünkü bilge lider çok iyi biliyordu ki; ahlak ve maneviyat gibi önemli değerlerin olmadığı toplumlarda yolsuzluk modalaşır, fuhuş yaygınlaşır, cinayet olağanlaşır, hırsızlık kol gezer, terör tavan yapar, edep ve hayâ sadece sözde kalır ve dolayısıyla her ortamda türlü olumsuzluklar bir bir zuhur eder.
Örneğin, önceki gün gazeteler, emniyet mensuplarının fuhuş operasyonu yaptığını, olayla ilgili çok sayıda kişiyi gözaltına aldığını yazdı.
Toplumda sık sık intihar olayları gündeme geliyor, cinayet vakaları almış başını gidiyor, hırsızlık olayları desen keza öyle…
Gündeme bakıyoruz; karı-koca şiddeti toplumsal alanlarda olabildiğince yaşanıyor, terör estirenlerin haddi hesabı yok, yolsuzluk ve yüz kızartıcı gibi menfilikler gündemin başköşesinde yer ediniyor.
Edep ve hayâ ise mumla aranır hale gelmiş. Edep ve hayâ derken, sadece bayanlar akla gelmemeli.
Bu iki kavramın konuşulduğu her ortamda, nedense gözler bayanlara çevriliyor. Oysa edep ve hayâ hem erkek için hem kadın için geçerlidir. Bunu özellikle belirtmek isterim.
Yukarıda altını çizmiş olduğum olumsuzlukların tamamı, içinde bulunmuş olduğumuz toplumun kangrenleşen yarası haline gelmiş durumda.
Bu yara, cumhuriyetin kuruluş yıllarında Haim Nahum tarafından bizlere bilinçli olarak enjekte edilmiş bir Batı doktrinidir.
Dış mihraklarca toplumumuza sirayet ettirilen, özümüzle yabancılaşma hinliğidir. Olmazsa olmaz değerlerimizi erozyona uğratma girişimidir.
Söz konusu odaklar emellerine de kavuşmuş oldular: Kültürümüzün ve inancımızın cevaz vermediği ne denli menfi söylem ve eylem varsa hepsi günümüzde mevcut.
Yeniden öze dönmek ve bir sonraki neslin istikbali kurtarılmak isteniyorsa, ivedilikle eğitim-öğretim alanında ahlak ve maneviyata ağırlık verilmeli. Keza çeşitli etkinlikler düzenlenerek, toplumun her ferdi detaylıca bilinçlendirilmeli.
Aksi halde gün geçtikçe kendimizle, özümüzle, inancımızla, kültürümüzle yabancılaşmaya son sürat devam ederiz. Bu böyle biline.
Selam, sevgi ve gönül dolusu muhabbetlerimle…