6 Şubat depremlerinin yıl dönümüne sayılı günler kaldı. Depremin adını bile duymak insanın içini ürpertiyor. Soğuk bir havada çaresizlik içerisinde neler yaşandığını çok iyi biliyoruz. Adıyaman halkı öyle bir acı yaşadı ki; sayfalar dolusu yazı yazsak azdır. Geçmişte yapılan hataların faturası acı oldu. Yıllar evvel çıkartılan imar affı yanlış bir uygulamaydı. Fakat insanlarımız imar affından faydalanmak için bir yanlışa imza attılar. Depremde yıkılan binaların tamamı imar affından faydalanan vatandaşların binalarıydı. Keşke bu acı olaylar yaşanmamış olsaydı da bu konuyu kaleme almasaydım.
Ancak hayat o kadar acı ki; neyin ne zaman yaşanacağı bilinmiyor. Onun için bir işe karar verince iyi düşünmeliyiz. Öncelikle oturduğumuz evlerin sağlam olup olmadığını çok iyi biliriz. Ancak toplum olarak her zaman işin kolayını seçeriz. Fakat deprem şakaya gelmeyeceği için bundan sonra ev yapacak veya alacak insanlarımız evlerinin sağlamlığına dikkat edecektir. Keşke bu düşünceyi yıllar önce düşünmüş olsaydık da bu acı olaylar yaşanmamış olsaydı. 6 Şubat depremleri bizlere birçok şeyi öğretti. Her şeyden önce depremi ciddiye almamız gerektiğini öğretti.
Şöyle 6 Şubat gününü gözlerimin önüne getirdiğimde mahşerin provasının yaşandığını hatırlıyorum. Adeta yer yerinden oynuyordu, her yerde bir çığlık vardı. Enkazların altında kalan insanlar kurtarılmak için bağırıyorlardı. Dışarıda kalan insanlarda yalın ayak dondurucu bir soğukta yakınlarını kurtarmanın çabası içerisindeydi. Ne yapılsa fayda etmiyordu ne teçhizat vardı ne de iş makineleri. Sabaha karşı depremin yarattı manzaranın boyutları ortaya çıkmıştı. Her yerde binalar yıkılmış, insanlar yakınlarını kurtarmak için çaba sarf ediyordu.
Fakat ne yapılsa yapılsın iş makineleri gerekiyordu. Zaman geçtikçe enkazın altında kalan insanların soğuktan donmaları an meselesiydi. Adıyaman’ın çevre illerinden Şanlıurfa ili ve Siverek ilçesinin halkı Adıyaman halkının yardımına koşmuştu. Depremin ilk gününden bu yana Adıyaman halkının yardımına ilk ulaşan Şanlıurfa ve Siverek halkına ne kadar dua etsek azdır. İlerleyen saatlerde Adıyaman’ın durumunu fark eden insanlarımız bütün illerden ilimize akın ettiler. Öyle bir yardımlaşma ruhu yaşandık ki; bu konuda da sayfalar dolusu yazı yazılır.
Adıyaman’ın depremde yaşadıkları acılara ortak olan insanların hikayesini de unutmamak gerekir. Ülkemizin her bölgesinden Adıyaman ilimize gelerek insani yardımları depremzedelere ulaştıran insanlarımızda çok önemli bir görevi yerine getirdiler. İlimizin her bölgesinde açılan yardım çadırlarında insanlara yardımlar yapıldı. Bu şekilde depremzedelerin ihtiyaçları karşılanmış oldu. Ülkemiz insanlarının dayanışma ruhu bütün dünyaya örnek bir dayanışma ruhudur. Bu yardımlaşma ruhunu 6 Şubat depremlerinde görmüş olduk. Yaşlısı, genci insanlarımıza yardım için ilimizdeydi.
Şimdi o günlerden bahsedince sanki o günleri yaşar oldum. Çok zor ve çetin günlerde yaşadıklarımızı belki hayatımız boyunca unutmayacağız. Çocuklarda yaşadıklarını hayatları boyunca hep anlatacaklardır. Halen bile şehrimizde her evde deprem konuşuluyor. Çünkü Adıyaman’da herkesin bir yakını depremde hayatını kaybetti. Adıyaman ilimiz zaten nüfus olarak yoğun bir nüfusa sahip olmadığı için birçok insan birçok insanın ya akrabası ya da yakını olur. Onun için herkes birbirinden haberdardır. Keşke 6 Şubat depremi yaşanmasaydı da o günleri görmeseydik.
İlerleyen zamanlarda deprem konusunu kaleme alacağım bir çalışmamı hazırlamayı düşünüyorum. Köşe yazımda yazmış olduğum yazılarımdan ziyade birebir yaşadığım olayları ve hikayeleri kaleme alacağım. Deprem sonrasında uzuvlarını kaybeden, yetim ve öksüz kalan birçok insanımız var, onlar bizlerle birlikte yaşıyorlar. Onlarla görüşerek bilgiler alarak bu çalışmamı gerçekleştireceğim. Hayatın ta kendisi olan bu hikayelerin kitaplaştırılması gerekiyor. İlerleyen zamanlarda çalışmamı hazırlayacağım ve okurlarımla buluşturacağım.
Bu anlamda yazılan birkaç kitap var. Fakat benim yapacağım bu çalışmam çok farklı olacak, birebir insanlardan alacağım bilgileri kitabımda yer vereceğim. Aylardır bu konuda bir alt yapı çalışmam oldu. Bu çalışmamı 2025 yılı içerisinde hayata geçirmeyi düşünüyorum. Şartlar el verirse bu çalışmamı hayata geçirmiş olacağım. Bu şekilde bir eseri de okuyucularımla buluşturacağım. 6 Şubat depremlerinin yıl dönümüne az bir süre kaldı. Bizler için aslında her gün 6 Şubat, çünkü depremin yaşattığı acılar bir türlü unutulmuyor. “Ateş düştüğü yeri yakar” derler ya, aynen öyle.
huseyin.tur3434@gmail.com