Bir ülkede döviz kuru dalgalanmalarının önemli sebeplerinden biri, yeterli döviz tasarrufu sağlanamamasıdır. Yani ülkenin dış ticaret dengelerinin ithalatın ihracattan yüksek olması sonucu, ayrıca turizm gelirinin iyi seviyede olmamasıyla birlikte yerel para biriminin değerinin düşmesine neden olabilir. Türkiye'nin kronik döviz tasarrufu problemini incelerken, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarından günümüze kadar neden döviz tasarrufu yapılamadığını anlamak önemlidir.
Tarihsel Arka Plan
Siyaset ve ekonomi ilişkisi
Türkiye'de ekonomiyi canlandıran ve batıran en önemli etkenin siyaset olduğu görülmektedir. Bu bağlamda, ekonominin ve döviz tasarrufunun mevcut durumunun başlıca nedenlerinden biri, siyaset kurumunun, yani meclis ve iktidardakilerin ülke menfaatlerini değil, kendi menfaatlerini düşünmesidir. Bu durum, ülkenin ekonomi, hukuk, eğitim gibi birçok alanda gelişimini engellemiştir.
2002'deki Değişim
2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) iktidara geldiğinde, ekonomide bir canlanma meydana gelmiştir. AK Parti, ekonomi stratejisini inşaat sektörüne odaklayarak bu sektörü ekonominin lokomotifi haline getirmiştir. Ülke adeta bir şantiye haline gelmiştir. Ancak, inşaat sektörünün doyum noktasına ulaşması ile birlikte ekonomik canlanma kaybolmaya başlamıştır.
Oysaki bu dönemde Türkiye'nin ekonomi politikasını; teknoloji, nanoteknoloji, Ar-Ge, ağır sanayi ve eğitim üzerine inşa etmesi gerekirdi. Ancak, Türkiye’de teknolojik gelişmelere yapılan yatırımlar yetersiz kalmış, geleneksel tarımdan modern tarıma geçiş beklenen düzeyde olmamıştır. Üretim yapan firmaların "bebek endüstri tezi" gereği yeterince desteklenmemesi, uluslararası alanda rekabeti olumsuz etkilemiş ve ihracatta beklenen döviz tasarrufu yeterli seviyeye ulaşılamamıştır.
AK Parti, 2002 yılında iktidara geldiğinde, dünyada yaşanan döviz bolluğundan yararlanmıştır. Dönemin ABD Başkanı George W. Bush'un ekonomi politikaları gereği ABD'nin dünya genelinde dolar fonlaması birlikte piyasa da bollaşan dolar gelişmekte olan ülkelere yönelmiştir. Bu döviz bolluğu, gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinde canlanma sağlamıştır. Fakat Türkiye’de bu döviz bolluğu, yanlış yatırımlara kaydırılmış ve sonraki dönemlerde bu yanlış yatırımların eksikliği, ihracatta hissedilmiştir. Sonuç olarak, döviz tasarrufu problemi kaçınılmaz hale gelmiştir.
Alternatif Senaryo
Eğer AK Parti, 2002 yılında yaşanan döviz bolluğunda ekonomi politikalarını inşaat sektörü yerine teknolojik gelişmelere, ağır sanayi hamlelerine, yenilenebilir enerjiye ve modern tarıma destek verseydi, ekonomik açıdan çok farklı bir durumda olabilirdik. Şu an içinde bulunduğumuz ekonomi krizi ve döviz dalgalanmaları gibi problemler yaşanmamış olabilirdi.
Sonuç
Türkiye'nin döviz tasarrufu ve ekonomik durumu, geçmişte olduğu gibi günümüzde de alınan yanlış kararlar ve uygulanan politikalar sonucunda şekillenmiştir. Gelecekte bu sorunların aşılması için daha sağlam ve sürdürülebilir ekonomi politikalarının benimsenmesi ile mümkün olacaktır.
ibrahimakkas_02@hotmail.com